"manasız" - Traduction Turc en Arabe

    • بلا معنى
        
    • معنى له
        
    • معنى لها
        
    • عبثي
        
    Her ne kadar birçok insan beni rahatlatmayı ve cesaretlendirmeyi denese de onların sözleri bana çok manasız geliyordu. TED رغم ان كثير من الناس حاولوا مواساتي وتشجيعي، كلماتهم بدت لي كأنها ضجيج بلا معنى.
    Sonunda, dünyada var olmanın korkunç gerçeklerine set çekememesi hayatını manasız hale getirdi. Open Subtitles في النهاية، قدرته بإنكار الحقائق المريعة .. بكونه في العالم جعلت حياته بلا معنى
    Bu kadar ölüm, çoğu da manasız nedenlerden. Open Subtitles الكثير من الموت , الكثير من ما لا معنى له
    "Fazlasıyla sevince, manasız sevince benziyorlardı. Open Subtitles كانت كالفرح , فرح لا معنى له
    Veya Amerikalıların burada Somali'de diktatörden dönme Generali... manasız bir savaş için silahlandırmadaki amaçlarını anlamamıştım. Open Subtitles أو ما كان الأمريكان يفعلونه هنا، في الصومال بتسليح أمير الحرب هذا الذي تحول إلى جنزال في مايبدو أنها حرب لا معنى لها.
    Bu aşk sıkıcı, manasız ve işe yaramaz olsa da... Open Subtitles حتى وان كان مملاً انه بلا معنى وغير مفيد
    "manasız görünen şeylerden mana çıkarmaya çalışmaktan başka ne yapabiliriz ki." Open Subtitles ماذا بوسعنا أن نفعل سوى أن نأخذ ما يبدو بلا معنى ونحاول أن نصنع منه شيئاً ذي معنى
    ama yine de sorunun çok manasız olduğuna dair kibarca bir açıklama yaparak mektubu cevapladı ve Wall(Duvar) adlı kasabada yaşayan çocuğa postaladı. Open Subtitles لكنه كتب ردا عليه وقال بأدب أن السؤال بلا معنى ... و ارسله الى الفتى
    İtinalı bir şekilde çay ikram etmek var balolardaki usandırıcı nezaket kuralları var sosyalleşmek için manasız sohbetler var. Open Subtitles ثمة طقوس مضنية لتقديم الشاي، لياقة شاقة في الحفلات - المزاح الاجتماعي بلا معنى ..
    O zaman onu takip etmek manasız. Open Subtitles إن ملاحقته بلا معنى
    Ölüm döşeğinde, Morris Zelig oğluna... hayatın manasız bir azap kâbusu olduğunu söyler ve tek nasihati... Open Subtitles بينما هو على فراش الموت (موريس زيليج) أخبر إبنه أن الحياة ليست إلا كابوساً من المعاناة لا معنى له...
    Yaşamını sağlamak için ne kadar da manasız bir şey. Open Subtitles يا له من عمل لا معنى له!
    Aklında olsun ki bu manasız savaşınla bu diyarda ki tüm krallıkları kızdırdın. Open Subtitles تدرك أنك أغضبت كل من الممالك من هذا البلد مع الخاص بك حرب لا معنى لها.
    Gitmene izin verirsem, onların ölümü manasız olacak. Open Subtitles إذا كنت السماح لك بالرحيل، موتهم لا معنى لها.
    Daha fazla kayıp vermek manasız. Open Subtitles اكثر الإصابات لا معنى لها

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus