Sonra büronuza gidersiniz ve buzdolabında belli bir marka su vardır. | Open Subtitles | الآن دخلت إلى مكتبك وهناك ماركة معينة من الماء في الثلاجة. |
Beceriklisin. Bütün gece dışarıda kaldın ve lüks marka bir ayakkabıyı kaptın. | Open Subtitles | لديكِ مهارة، سهرتي طوال الليل و حصلتي على حذاء ذو ماركة مشهورة. |
Şimdi, kim yeni marka sikik bir Dünya alışverişine gitmek ister? | Open Subtitles | الآن، من يريد الذهاب للتسوق من العلامة التجارية للعالم اللعين الجديد؟ |
MS: Peki Gerry, marka nedir? | TED | أم أس: حسنا، ما هي العلامة التجارية يا جيري؟ |
Fakat pazardaki boşluğu dolduracak bir marka çıkmadı. | Open Subtitles | وبعد لا يوجد صنف ملىء السوق في الوقت الحاضر |
5 yıl içinde, adın marka olduğu zaman bana teşekkür edeceksin. | Open Subtitles | في غضون خمس سنوات عندما تصبح علامة تجارية ، سوف تشكرني |
En iyi Brezilya mahsulü. Field Marshal Montgomery'nin içtiği marka. | Open Subtitles | أفضل مزيج برازيلى ، اٍنه نفس الماركة التى يشربها المشير مونتجمرى |
İnsanlar onlara gelecek ve bunlar da onlara bu küçük marka yemini verecekler. | Open Subtitles | ناس سوف يذهبون إليهم وسوف يمنحوهم هذه القطعة الصغيرة من العلامات التجارية كطعم. |
Hayal edin ki bir marka ile bir ilişki kurup etkileşime geçebilir ve böylelikle almak üzere olduğunuz ürüne kendi kişisel özelliklerinizi verebilirsiniz. | TED | تخيل أنك تستطيع الآن التعامل مع ماركة والتفاعل، بحيث يمكنك تمرير صفاتك الشخصية على المنتجات التي أنت على وشك شراءها |
Bir marka olduğundan iki kez düşünmedik. | TED | وحصل أن كانت الشركة ذات ماركة تجارية، ولم نفكر في الأمر كثيرًا. |
Ve çocuklar, ben yakında marka ismi oluyorum. | Open Subtitles | و يا شباب ، انا سوف اصبح قريبا ماركة مُسجلة |
Dinle dostum, teknik olarak adım zaten bir marka durumunda... yani o içkiye adımı verdiğin için seni dava edebilirim. | Open Subtitles | اسمع، ياصاح اسمي تقنياً ماركة مسجلة إذاً يمكنني مقاضاتك على تسمية ذلك الشراب باسمي |
2. Adam: Benim olduğum marka benim deyişimle, rahat takılmaktır. | TED | رجل ٢: العلامة التجارية التي تعبر عني هو، وأود أن نسميها، تعبير حر |
MS: Eğlenceli, düşünceli bir marka. | TED | أم أس: لعوب، وإذ تضع في اعتبارها علامة تجارية. ما هي العلامة التجارية الخاصة بك؟ |
Trenle köye giderken bana bir hediye verdi: Coach marka kahverengi bir deri bozuk para cüzdanı. | TED | على القطار إلى البيت، قدمت لي هدية: محفظة نقود مع تقليم جلد بني من العلامة التجارية كوش. |
Eğer herhangi biri iç çamaşırımı bulursa kırmızı, VlP marka, 5 delikli. | Open Subtitles | إذا أي شخص يَجِدُ ملابسي الداخلية... اللون الأحمر، صنف خاص ب5 فتحاتِ. |
Çözülemeyeni çözen adamın, marka olacak bir şeye ihtiyacı vardır. | Open Subtitles | أعتقد أن أي رجل يحل القضايا المعقدة بحاجه لعلامة تجارية |
Bizde bu marka olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعلم ، أنّ المتجر لديهِ هذه الماركة |
Birçoğumuzun bir marka gibi değil de, bir akım gibi hareket etmek istediğini keşfettik. | TED | وما اكتشفناه هو أن العديد منا يبحثون عن إذن للتصرف أقل مثل العلامات التجارية وأكثر مثل الحركات. |
Depo arkada. Kombi Norge marka. | Open Subtitles | الخزان خارجاً بالخلف الفرن نوعية نورج |
Buz kıracağı Boz'u öldürenle aynı marka ve aynı model. | Open Subtitles | معول الثلج كان نفس الصنف ونموذج بينما سلاح باز |
Bir elbise bile giymeden eski marka bir çantayla bu partiye gelme nedenin bir şeyler elde etmekti. | Open Subtitles | ، سبب مجيئك هنا بدون حتى إرتداء فستان ، بينما تحملين حقيبة نوعها رديء بسبب أنكِ أردتي الحصول على شيء بقدومك إلى هذه الحفلة هل أنا مخطيء ؟ |
Kamyonetin içinde korkudan ödünü patlattığınız adam bir denizcinin babası ve kızının da sevdiği bir marka var. | Open Subtitles | الرجل الذين جعلتوه يهلع هذا هو والد جنديه ولديها ماركه مفضله,أيضاً |
İnce bir gömlek ve Prada marka iç çamaşırları giyeceğim. | Open Subtitles | وسأرتدي فميص من القماش الخفيف وحمالة صدر، برادا. |
marka ve ürünlere ilişkin giderek artan abartı kombinasyonlarda bu videolardan milyonlarca var ve her geçen gün daha da fazlası yükleniyor. | TED | هناك الملايين من هذه الفيديوهات بمزيج مفصّل ومتزايد من الماركات والمواد، وهناك المزيد والمزيد منهم يتم تحميلهم كل يوم. |
Sanırım çoğu marka, bir koleksiyon veya stil kavramı ile işe başlar. | Open Subtitles | وأعتقد أن معظم ماركات الأزياء وهي تبدأ مع مفهوم جمع أو نمط. |
Hem de en iyi marka. | Open Subtitles | و لتنثر قطع الثلج و الحلوى |
Pazarlamada, bir marka ne kadar büyük olursa, onun konumunu değiştirmekte o denli zor olmakta. | TED | التسويق هو، العلامة التجارية الأكبر، أكثر صعوبة لإعادة وضعها. |