"masasının üstünde" - Traduction Turc en Arabe

    • على طاولة
        
    • على مكتبها
        
    • على منضدة
        
    • على طاولته
        
    Hiç sanmıyorum. Hele ki tuvalet masasının üstünde rahmetli Çar'ın resmini tutuyorken. Open Subtitles بالكاد أظن ذلك سيدي المفتش، ليس وصورة القيصر الراحل على طاولة التزيين الخاصة بها
    Soneji dosyası hala mutfak masasının üstünde mi? Open Subtitles ذلك الملف عن سونجى، هل ما زال على طاولة مطبخك؟
    Mutfak masasının üstünde yedek anahtar var. Open Subtitles هناك مفتاح الغيار على طاولة المطبخ.
    Buraya geldim, çünkü dedektiflerimizden birisi kartımı masasının üstünde bulmuş. Open Subtitles أنا هنا لأن أحد المُحققين قد عثر على بطاقتي على مكتبها
    - Doktor gizlice ameliyat etti. - Mutfak masasının üstünde. Open Subtitles ـ أجرى له العملية سرا ـ على منضدة المطبخ
    masasının üstünde bir kaç tane daha saat vardı. Open Subtitles حسناً، كانت هناك ساعتين أخرتين على طاولته الحرفيّة.
    Hah? Kahve masasının üstünde ayak tırnaklarımı kestim. Open Subtitles قصصتُ أظافري ، على طاولة القهوة
    Mutfak masasının üstünde bununla ilgili deliller bulmuşlardı. Open Subtitles لقد وجدوا آثار الوجبة على طاولة المطبخ
    Neden bu kase kahve masasının üstünde mesela? Open Subtitles مثل, لماذا هذا الحوض على طاولة القهوه؟
    Sanırım mutfak masasının üstünde. Open Subtitles أعتقد أنه على طاولة المطبخ
    Ralph ve ben pinpon masasının üstünde yapıyorduk anlarsınız ya, düzüşüyorduk yani. Open Subtitles (رالف) و أنا نفعلها على طاولة "البينغ بونغ" كما تعلمون، مضاجعة
    - Makyaj masasının üstünde. Open Subtitles انهم على طاولة المكياج
    Bunu mutfak masasının üstünde bıraktın. Open Subtitles تركت هذه على طاولة المطبخ.
    (Kahkahalar) Firma, Freelance Programmers (Serbest Çalışan Programlamacılar) ki tam da öyleydik daha küçük ölçekli başlayamazdı: bir yemek masasının üstünde, benim emeğim ve eve karşı aldığım bugünün parasıyla 100 dolarla finanse edilerek başladı. TED (ضحك) لم تكن شركتي المسماة فريلانس بروغرامرز، وهي إسم على مسمى، لتبدأ بشكل أصغر: من على طاولة غرفة المعيشة وبرأسمال يعادل 100 دولار اليوم وذلك بتمويل من عملي وبواسطة قرض بضمان المنزل.
    Doktor dosyayı masasının üstünde bıraktı. Open Subtitles لقد تركت الطبيبة ذلك المجلد على مكتبها
    Bak, Liz Lemon'un sandviçi hala masasının üstünde. Open Subtitles انظروا، شطيرة (ليمون) لا تزال على مكتبها
    Evet kahve masasının üstünde duran muz ve etrafına dizilmiş birkaç erik. Open Subtitles نعم, موزة و زوج من البرقوق موضوعين على منضدة قهوة
    Tuvalet masasının üstünde de bir ayna var. Open Subtitles وهناك مرآة على منضدة الزينة أيضاً
    Onun ofisinde, masasının üstünde bir aydınlatma armatürü var. Open Subtitles في مكتبه على طاولته يوجد غرضٌ خفيف

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus