İşten çıkarıldıktan sonra borcumu azar azar ödüyordum ve her gece masaya yemek koyabiliyordum. | Open Subtitles | منذ ان تم توقيفي عن العمل كنت ادفع ديوني ببطئ و كان لا يزال بإمكاني وضع بعض الطعام على المائدة كل ليلة |
Birinin masaya yemek getirmesi lâzım. | Open Subtitles | ليضع أحدكم الطعام على المائدة |
Bize çok iyi baktı. masaya yemek koyabilmek için çok çalışırdı. | Open Subtitles | كان يهتم كثيراً لأمرنا وعمل جاهداً ليوفر لنا قوتنا |
Bize çok iyi baktı. masaya yemek koyabilmek için çok çalışırdı. | Open Subtitles | كان يهتم كثيراً لأمرنا وعمل جاهداً ليوفر لنا قوتنا |
Bu çatı altında kalmak ve masaya yemek koymak için babanla çok çalışıyoruz. | Open Subtitles | أنا ووالدكِ نعمل بجد لكي نبقي هذا المنزل قائماً ونوفر الطعام على الطاولة. |
Çocuklar,bu harika. Sadece masaya yemek koymakla kalmayacağım, ayrıca tüm faturalarımı ödeyeceğim. | Open Subtitles | ليس فقط سأضع الطعام على الطاولة وأسدد فواتيري |
Onlar sadece masaya yemek koyar ve geçmişi kurcalamazlardı. | Open Subtitles | كانوا فقط يضعون الطعام على الطاولة و لا يغيرون الماضي |
Erkekler avlanmaya, balık tutmaya filan çıkar, masaya yemek koymaya çalışır. | Open Subtitles | ...الرجل خرج لإصطياد لإصطياد السمك أو مهما يكن إنه يرغب بوضع الطعام على الطاولة |