İşvereninizin masumiyetini kanıtlama şansını kullanmak istemiyorsunuz yani? - İtiraz ediyorum. | Open Subtitles | إذا أنت لا تُريدُين ِإسْتِغْلال هذه الفرصة لإثبات براءة ربّ عملكِ؟ |
Teşkilat da babanızın masumiyetini ilan etmekte katkıda bulundu. | Open Subtitles | ان القسم قد ساهم فى التحقق من براءة والدك |
Bence zaten suçlanmayan bir adamın masumiyetini... ispat etmeye kalkması gerçekten saçmalık. | Open Subtitles | ولا يمكنني التفكير بشيءٍ أكثر جرماً .. من رجلٍ لم يتمّ باتهامه بشيءٍ ويعترض على براءته |
Sormadım. masumiyetini kanıtlamam değil seni çıkartmam için ödüyorsun. | Open Subtitles | لم أسألك تدفع لي لأنقذك من المأزق لا لأثبت أنك بريء |
Bunu biliyorum.masumiyetini kanıtlayacak ve seni buradan çıkaracak kadar çok delil topladım. | Open Subtitles | أعرف هذا. أظن بأني جمعت أدلة كافية لإثبات براءتك وإخراجك من هنا. |
masumiyetini ispatlayacak kanıta ulaşmaya çalışıyorum | Open Subtitles | أحاول الوصول لدليل قد يساعد في إثبات برائتك |
Onun masumiyetini mahvetmek için hiçbir şey yapmayacağını biliyorum. | Open Subtitles | وأنا أعلم انك لم تقل له شيء يدمر برائته. |
Bütün düşünebildiğim dışarıdaki canavarlardı... ve onlardan birinin gelip kızımın masumiyetini çalabileceğiydi. | Open Subtitles | كل ما كنت أظن فيه هم تلكم الوحوش بالخارج وأنه من الممكن أن يأتي أحدهم ويسرق براءتها |
Müvekkilimin masumiyetini ispat edecekse 20 sterlin zahmetinizin karşılığı için kötü bir rakam değil, değil mi? | Open Subtitles | اذا كانت هذه تثبت براءة موكلى ف 20 فى رأيى سيكون مبلغا معقولا لتغطية نفقاتك |
Ne uyguladığım işkenceyi ne de kurbanın masumiyetini düşündüm. | Open Subtitles | أنا لم أفكر في قسوتي ولا في براءة الضحية |
Marseilles'deki kanıtı Sydney'den önce bulursak şantajla o kart karşılığında Will'in masumiyetini ispatlayacak kanıtı önerebiliriz. | Open Subtitles | إذا نستعيد الدليل في مارسيليس قبل سدني، نحن يمكن أن نجبرها. برهان براءة الإرادة كبديل لمساعدتها |
Kayıtlar birinin suçluluğunu ya da masumiyetini ispatlayabilir. | Open Subtitles | يمكن للسجلات أن تثبت ذنب أو براءة الشخص. |
masumiyetini ispat etme isteği kırıImış umutsuzluk ve çaresizliğin eşiğindeki gencin hapsedildiği yer bir tür eğlence parkı olarak topluma hizmet veren, dört tarafı duvarlarla çevrili ülkenin tek tam özel hapishanesi Deadman Wonderland idi. | Open Subtitles | وسلبت منه الإرادة لتحقيق براءته ليجد نفسه مسجونا في منتزه يُستغل فيه من أجل جني الأرباح |
Onun masumiyetini kanıtlamak için bunları kullanabilirdin. | Open Subtitles | كافة الأدلة التي كان بامكانك استعمالها لاثبات براءته. |
Evet, eğer kayıtları bana verirseniz ve onun masumiyetini kanıtlayabilirsek, o zaman bir katil için çalışıyor olmayız. | Open Subtitles | اذا اعطيتني تلك الاشرطة واستطعنا ان نثبت انه بريء فـ بعدها لن نعمل لدى مجرم |
Yani bütün gün onun masumiyetini kanıtlamaya çalıştım ve her şeyin sandığımdan daha karmaşık olduğunu öğrendim. | Open Subtitles | لقد استهلكت كامل يومي في محاولة لاثبات ان دانيال بريء وكل الذي حصلت عليه |
-Rub, senin sayende büyüdüğüm zaman avukat olmak istiyorum. masumiyetini ispatlamak istiyorum. | Open Subtitles | بسببك أنت أريد أن أكون محاميا عندما أكبر لأثبت براءتك |
masumiyetini ispatlamak adına elinden geleni yapıyor. | Open Subtitles | انه يحميك بفعله لأي كان ما عليه فعله ليتأكد من براءتك |
Peki beni öldürürsen masumiyetini nasıl kanıtlayacaksın? | Open Subtitles | جيد جداً ولكن بعد قتلي .. كيف ستقوم باثبات برائتك ؟ |
Ama araştırıp senin masumiyetini ispatlayacak bir şey bulmamızı istiyorsan aramamız için bize bir sebep vermen lazım. | Open Subtitles | ولكن ان اردتا ان نستمر في البحث عن شئ ما يثبت برائتك من بعد كل هذا, يجب عليك اعطائنا دليل للأستمرار بالبحث. |
Yani masumiyetini ispatlamamızı isteyen adam onu temize çıkaracak tek adamı öldürdü. | Open Subtitles | إذا فالرجل الذي طلب منا إثبات برائته... قتل الرجل الذي يستطيع تبرئته. |
Onun masumiyetini korumak için yapmayacağım hiçbir şey yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد ما لا يمكنني فعله لأتأكد من براءتها السعيدة |
Curtin masumiyetini ispatlayabiliyorsa niye yetkililere söylemedi? | Open Subtitles | حسنا، إذا استطاع كورتين أن يثبت أنه برئ لماذا فقط لا يخبر السلطات؟ |
Bir öğrenci kıza ona özel masumiyetini veren şey nedir, beyler? | Open Subtitles | ما الذي يعطي فتاة المدرسة طابعها البريء, يا سادة؟ |
bunun gibi, bunlar masumiyetini kanıtlamalı | Open Subtitles | في الحالات مثل هذه الحزب المذنب يجب أن يثبت براءتهم |
Christopher'ın masumiyetini kanıtlamanı ve Eric'in katilini bulmanı istiyorum. | Open Subtitles | " أريدك أن تثبت برائة " كريستوفر " وتجد قاتل " إيريك |
Küçük bir kızın masumiyetini çalan ve onun ruhunu öldüren biri ile katil arasında hiçbir fark yoktur. | Open Subtitles | لافرق بين قاتل وشخص يفقد فتاة برائتها ويقتل روحها |