Bölgenin dışında doğuya doğru ilerleyen bir şey tespit ettik. Metal bir şey. | Open Subtitles | لقد التقطنا شيئا النطاق 12 يتحرك شرقا ، أنه معدنى |
Sonra şimşek çaktı ve ardından Metal bir nokta bulutların arasından ortaya çıktı. | Open Subtitles | وبعد ذلك سمعنا صوت رعد مرعب . وطرف معدنى مدبب ظهر من وسط النجوم |
düşük teknoloji çünkü aslında bir domuzun kalp kapakçığı ama yüksek teknoloji ürünü bir parçaya oturtulmuş Metal bir kabuk | TED | ان التقنية المنخفضة انه مجرد صمام قلب من الخنزير .. ولكنه محاط بتقنية عالية وهي عبارة عن تغليف معدني متشابك |
Arka kapıyı kırdık ama Metal bir kapı daha vardı. | Open Subtitles | أسقطنا الباب الخلفي ولكن وجدنا باباً معدنياً. |
Yakma işlemi için 1485 dolar alıyorlar ve külleri fındık ezmesi kavanozu büyüklüğünde Metal bir kapta geri yolluyorlar. | Open Subtitles | سوف يتقاضون 1485 $ لحرق الجثة و يسلمون البقايا في حاوية معدنية صغيرة بحجم وعاء زبدة الفستق |
Metal bir tepsiyle kafeteryada bir başka mahkuma vurdun mu, vurmadın mı? | Open Subtitles | هل قمت بضرب سجين آخر أم لا مستخدمًا علبة معدنية في الكافتيريا؟ |
O kadar zor olmadı. Kocaman Metal bir kaplumbağaya benziyorsun. | Open Subtitles | لم يكن هذا صعباً، يا رجل، أنت تبدو كسلحفاة معدنيّة كبيرة. |
Metal bir kutunun içinde ateş etmekten daha mantıklı değil mi? | Open Subtitles | هذا أكثر منطقية من إطلاق النار داخل صندوق حديدي, أليس كذلك؟ |
Bana çubuk gibi Metal bir şey verin-- büyük bir şey. | Open Subtitles | اعطينى بار حديد او اى شىء معدنى شىء كبير |
O, dışarıda bir yerde, kendi küresel imparatorluğunu inşa ediyor, ...bense Metal bir raf yapıyorum çamaşır yıkamaktan kaçmak için. | Open Subtitles | إنه هناك يبنى إمبراطوريته العالمية وأنا هنا أبنى رف معدنى لأتجنب غسيل الملابس |
Kafasında Pasifik'ten kalan Metal bir kaplama var. | Open Subtitles | بداخل رأسه طبق معدنى من المحيط الهادئ |
O modellerde şoför koltuğunun altına Metal bir plaka koyulurdu. | Open Subtitles | أنه يوجد لوح معدني تحت مقعد السائق في هذا الموديل |
Ağzınıza koyduğunuz küçük Metal bir şeydir ve tıngırtı sesi çıkarır. | Open Subtitles | إنها شيء معدني صغير تضعه في فمك وتصدر ذبذبات، موسيقي جداً |
Yatak odası dolabında, yere sabitlenmiş Metal bir kutu vardı. | Open Subtitles | كان هناك صندوق معدني موصد بالارض في خزانة غرفة نومه |
Sakın Metal bir eşyayla karşılaştırmayın yoksa hayvan yanar. | Open Subtitles | لا تدخلوا أبداً غرضاً معدنياً وإلا ستجعلونه يبدو كشجرة العيد |
Son günümde, Metal bir üniforma giyip şehirde gezip, Robocop gibi suçluları öldürmek ben. | Open Subtitles | في يومي الأخير، سأرتدي زياً معدنياً حول المدينة لأقتل المجرمين كشرطيّ آليّ |
- Küre şeklinde Metal bir top. | Open Subtitles | إنها كريّة معدنية صغيرة |
Babama kışın dilini Metal bir direğe değdirirsen yapışır mı diye sordum ve bana tıpkı sana söylediğim gibi yapışacağını söyledi. | Open Subtitles | بأقطاب معدنية في الشتاء فقال إنه سيتجمد ويلتصق بالعامود كما أخبرتك |
Kurbanın 18 cm'lik Metal bir cisimle bıçaklandığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | نحن نعتقد أنّ الضحيّة طعن بأداة معدنيّة لا يقلّ قياسها عن سبع بوصات. |
Biliyorum, çünkü kaldırdığında... altında sadece kocaman, Metal bir kafes var. | Open Subtitles | تمـامـا ، لأنـه حين ترفع الفستـان لا شيء سـوى قفص حديدي بالداخـل |