| Kameranın Scratch'e bilgi göndermesi yöntemiyle aynı şekilde mikrofonu da kullanabilirsiniz. | TED | بنفس الطريقة التي تستخدم بها الكاميرا لنقل المعلومات إلى سكراتش، يمكنكم استعمالها أيضا مع الميكروفون. |
| CA: mikrofonu Andrew'e uzatabilir miyiz lütfen? | TED | كريس: هل يمكننا الحصول على الميكروفون هنا، أرجوكم، لأندريو؟ |
| Dışarıya her sabah penceremden mikrofonu dayarlar | TED | إنهم يصدعون المايكروفون خارج نافذتي كل صباح. |
| O yüzden Debora, seninle şimdi bir mikrofonu paylaşacağım. | TED | وسأقوم الآن بمشاركة الميكرفون معكِ الآن. |
| Tıpkı benimki gibi bir mikrofonu vardı. | TED | وكان يضع ميكروفون الرأس مثلما أضعه الآن. |
| mikrofonu ona teslim edeyim, eminim söylemek istediği çok şey vardır. | Open Subtitles | سوف امرر المايك له ، اعلم ان لديه الكثير ليتحدث بهِ |
| Bazen o kadar korkuyorlardı ki mikrofonu ağızlarında tutmaya devam ediyor ve mikrofona konuşmayı sürdürüyorlardı. | Open Subtitles | وأحياناً كان الذعر يصيبهم لدرجة أنهم كانوا ينسون إغلاق المذياع فكان صوت بكائهم يصلنا عبر المذياع |
| Ona eve yalnız gidebileceğini söyle, fakat mikrofonu çıkarmasın. | Open Subtitles | أخبريها بأنها يمكن أن تذهب للبيت بمفردها و لكن لا تنزعي مكبر الصوت عنها |
| Bu stres altında omuzlarım çöktüğünde, bana mikrofonu verdiler. | TED | سلّموني الميكروفون وكان كتفيّ غارقين تحت عبء كل هذا التوتر. |
| DB: Elinizi cebinizden çıkarın, ağırlığınızı diğer tarafa verin, mikrofonu diğer elinize alıp yine ''evet'' deyin. | TED | أخرج يدك من جيبك, و ضع وزنك على الجانب الآخر بدل الأيادى مع الميكروفون وقل نعم مرة أخرى |
| mikrofonu değiştiriyorum çünkü... beni hâlâ duyabiliyorsunuz değil mi? | TED | سأقوم بتغيير الميكروفون لأن. أرجو أنك ما زلت تسمعني |
| Örneğin, buraya gelip de mikrofonu yuvasından çıkarıp elime aldığımda bunun bir mikrofon olduğunu varsaydınız, oysa değil. | TED | على سبيل المثال, عندما مررت من هنا, و أخذت الميكروفون و قمت بتشغيله, إنتم إفترضتم أن هذا ميكرفون, وهو ليس كذلك. |
| Umalım ki işe yarasınlar. Bana mikrofonu ver, oğlum. | Open Subtitles | نرجو أنهم يفعلون كالمطلوب أعطني الميكروفون |
| Şimdi orada oturun ve... mikrofonu takın, lütfen. | Open Subtitles | اتفقنا يا سيد ماكي؟ شكراً لك و الآن اجلس مكانك و ضع الميكروفون من فضلك |
| Elinizi kaldırın, mikrofonu size ulaştıracağız. | TED | أرفعوا أيديكم، وسنحاول إيصال المايكروفون. |
| Ver şu mikrofonu. | Open Subtitles | أنتقل إلى الموجة الخاصة أعطني المايكروفون. |
| Demek mikrofonu elden ele atmasını sen öğrettin. | Open Subtitles | إذن أنت من علمه كيف يرمي الميكرفون من يد ليد |
| Çok güzel, çok güzel Şu mikrofonu alayım Oldukça iyi, oldukça iyi. | Open Subtitles | لطيف جدا، لطيف جدا. أتركني أخذ الميكرفون يا رجل. جيّد جدا جيّد جدا،. |
| Sonra telefonunuzu alın, mikrofonu var... mikrofon çalışır, zaten artık mikrofonlar çok iyi, normal telefonlarda bile, bu bölgenin imzasını alabilirsiniz. | TED | ثم تحضر هاتفك الذي يحوي ميكروفون.. تبين أن هذه الميكروفونات جيدة، حتى في الهواتف العادية، فيمكنكم التقاط هذا التوقيع. |
| mikrofonu kaldırın ve küçük siyah tuşa basılı tutun ve konuşun. | Open Subtitles | فقط عليكما أن ترفعا المايك وتضغطا .على الزر الأسود الصغير وتتكلما |
| mikrofonu verir misin lütfen, uzanamıyorum da. | Open Subtitles | اعطني المذياع من فضلك لا استطيع الوصول اليه |
| Ayrıca gramofonu, mikrofonu ve elektrikli arabayı da icat etti. | Open Subtitles | لقد اخترع أيضاً الفونوغراف مكبر الصوت و السيارات الكهربائية |
| Şu mikrofonu bir alayım. | Open Subtitles | دعوني آمسك مكبّر الصوت |
| Sam orada, epey güçlü bir mikrofonu da var. | Open Subtitles | إذا ظنوا ان احدا من من النادلين يفهمونهم. "سام" بالداخل. لديه مكرفون عالي التقنية. |
| mikrofonu var, şeyleri nasıl yapacağınızı anlatabilir ve ses dosyası gönderebilir. | TED | به ميكرفون ، يخبرك ما ينبغي عليك فعله، كما يمكنه إرسال الملفات الصوتية. |
| mikrofonu sadece buraya koyacağım tamam mı? | Open Subtitles | سوف أضع هذا المكرفون عليك هنا تماما, حسنا |
| Ve şimdi mikrofonu açabilirsiniz. Birkaç numara yapacağım. | TED | بامكانك تشغيل المايكرفون , سـ اقوم بقذف الكرات بطريقة اخرى |
| mikrofonu tak, biz de anlaşmamıza sadık kalalım. | Open Subtitles | اسمع جوي عليه أن يقابل ريجيو ضع جهاز التنصت |
| Anlaştık mı? mikrofonu yok ama sizi duyabiliyor. | Open Subtitles | إنه ليس لديه مذياع ولكنه يستطيع سماعك |
| - Ses alamayacağız. - Biliyorum. Kamera mikrofonu... | Open Subtitles | تمتص هيئة التصنيع العسكري على متن الطائرة. |