Rus hükümeti bana Mir'de yatacak yer verme nezaketini gösterdi. | Open Subtitles | الحكومة الروسية كانت كريمة معى لتعطينى مسكن فى الفضاء |
Kekimizin tadına bakma nezaketini gösterdi. | Open Subtitles | لتجرب إذا الكب كيك خاصتنا، وقامت بذلك. لقد كانت كريمة جداً. |
- Charlie sana Bir taksi çağırma nezaketini de gösterdi ama sen istemedin. | Open Subtitles | لا، تشارلي كان لطيفاً للأتصال على أجرة لك لكنك لم تريد |
Eğer eve kız getireceksen giderlerken bir fahişe gibi sıvışmama nezaketini göstermesini yeğlerim. | Open Subtitles | أوَتعلم، إذا كنت ستحضر فتاةً إلى البيت، فأتمنّى أن تكون من الكياسة لألاّ تخرج مُتسللة مثل ساقطة. |
Davetsiz misafir en azından kendini takdim etme nezaketini gösterebilir. | Open Subtitles | الغير مدعو هل لديك اللباقة على الأقل لتقدم نفسك ؟ |
Merkez, onlara haberleri ilettiğimde danışman gönderme nezaketini gösterdi. | Open Subtitles | المكتب الرئيسي تلطف بإرسال بعض ..مستشارين الحزن بعد أن نقلت لهم الأخبار |
Umarım kendisini dinleme nezaketini gösteriyorsunuzdur. | Open Subtitles | ويحدوني الأمل بأن توسعوا له من باب المجاملة بالإستماع |
Bu sefer en azından, cinayet silahını geride bırakma nezaketini göstermiş. | Open Subtitles | على الأقل هذه المرة كانت كريمة بتركها سلاح الجريمة. |
Kalacak yer bulana kadar bana evini açma nezaketini gösterdin. | Open Subtitles | لكونكِ كريمة لعرض غرفة عليّ حتى أجد مسكنى الخاص |
Acaba tanıdığın çok güzel, zeki, genç bir bayan var mı belki akşam bana eşlik etme nezaketini gösterir? | Open Subtitles | كنت أتساءل ما إذا تعرفين سيدة ...شابة رائعة وذكية التي من شأنها أن تكون كريمة بالإنضمام إلي؟ |
Oturumunuzun zabtını verme nezaketini gösterdi. | Open Subtitles | لقد كان لطيفاً بشكلٍ كافٍ ليعطينا نسخة من تقرير جلستك |
Cesedi otopsiye hazırlarken biri cesedin sarılı olduğu çarşafları çıkarma nezaketini göstermiş. | Open Subtitles | في إعداد الجثة من أجل تشريحها كان شخص ما كان لطيفاً بما يكفي لإزالة هذه الملاءات التي كانت ملفوفة حول جثتها |
- Arabam tamircideydi ve Charlie beni getirme nezaketini gösterdi. | Open Subtitles | حسناً، سيارتي في "الورشة"َ وتشارلي، كان لطيفاً لي يوصلني |
Bay Drake, yönetim kuruluna bizzat katılma nezaketini gösterseydi keşke. | Open Subtitles | إلى أن يكون لدى سيد دريك الكياسة ليظهر بنفسه أمام هذا المجلس... |
Belki de bana onun ismini hatırlatma nezaketini gösterirsin. | Open Subtitles | أعتقدُ أنك ستكون بغاية اللباقة وتذكرني باسمها |
Dırdır edeceksen en azından açık konuşma nezaketini göster. | Open Subtitles | ان كنت ستتذمر على الاقل استخدم اللباقة وكن محددا |
Bay Louis benimle bu heyecanı paylaşma nezaketini gösterdi, Bayan Penelope. | Open Subtitles | السيد "لويس" تلطف و أشركني إثارة ظهر اليوم آنسة "بينلوبي" |
Bu işi benim yolumla halletmeyi deneme nezaketini göster lütfen. | Open Subtitles | ولو من باب المجاملة حاولي أستخدام طريقتي، من فضلك |
Bugün bana bazı çalışmalarını gösterme nezaketini gösterdi. | Open Subtitles | لقد كان لطيف بما فيه الكفاية ليريني بعض أعماله اليوم |
-Ya konuşmayı kes ya da beni öldürme nezaketini göster. | Open Subtitles | إما ان تصمت أو على الأقل تمتلك الحشمة لقتلي |
Çünkü, size yaptığım onca ziyarete rağmen, ...henüz benim kampıma ve bana gelme nezaketini, ...göstermediniz. | Open Subtitles | لأن بعد كل المرات العديدة التى قمت بزيارتك فيها فإنك لم تقم برد المجاملة من خلال زيارة مخيمى و زيارتى |
Arkadaşımı tanımıyorsun, hiçbir arkadaşımın yüzüne bakmıyorsun onlarla iki lâf etme nezaketini bile göstermiyorsun. | Open Subtitles | أنتي لا تعرفين أي أحد من أصدقائي أنتي لا تنظرين إلى أي من أصدقائي و أنتي لن تتعطفي و تتحدثي إلى أي أحد من أصدقائي |
Lütfen sahnede bana katılma nezaketini gösterir misin? | Open Subtitles | هلا تكرمت قليلا بالانضمام لي على المسرح ؟ |