"o sandalyeye" - Traduction Turc en Arabe

    • هذا الكرسي
        
    • ذلك الكرسي
        
    Söylemiş olsaydım, O sandalyeye bağlı olan ben olacaktım. Open Subtitles لو أنني قلت هذا، لكنت أنا من سيكون مقيداً على هذا الكرسي
    O sandalyeye oturmamalısın diyecektim. Open Subtitles كنت ستعمل أقول ربما يجب أن لا يجلس في هذا الكرسي.
    O sandalyeye bir sürü insan oturdu. Open Subtitles اتعرفين؟ الكثير من الأشخاص الذين جلسوا على هذا الكرسي
    Bu koca adamı öldürecek ve ondan sonra da beni O sandalyeye oturtacak. Open Subtitles سيقوم بقتل ذلك الغبي وسيقوم بوضعي بعده على ذلك الكرسي
    En iyilerden olmak istiyorsan götünü O sandalyeye yapıştırıp azmetmen lazım. Open Subtitles إذا أردت ان تصبح من العظماء سيتوجب عليك أن تركن مؤخرتك على ذلك الكرسي إلى أن تدمي مؤخرتك
    Her pazar O sandalyeye oturur, sıcak kakaosunu yudumlar ve Philedelphia sokaklarında büyümek nasıldır anlatırdı. Open Subtitles اعتادت الجلوس على ذلك الكرسي كلّ أحد وشرب كوب من الشكولاطة السّاخنة وتقصّ لي كلّ القصص عن حياتي
    Sanıyorum O sandalyeye nasıl oturacağını öğrenecek kadar burada bulunmadın. Open Subtitles وأفترض أنكِ لم تأتين هنا لوقتِ كافِ لتعرفي كيف يكون الجلوس على هذا الكرسي
    O sandalyeye en son oturduğunda, beyin dalga modelinde farklılık görmüştüm. Open Subtitles أخر مره كنتي في هذا الكرسي رأيت شيئاً ما في نمط موجات دماغك
    Ve O sandalyeye çok ihtiyacımız var. Böyle çılgın bir hikayeye nasıl inanabildi? Open Subtitles و نحتاج فعلا الى هذا الكرسي المتحرك
    Büyük annem bıraktı bunu bana. O sandalyeye oturmazsan! Küçük eşkıya üstüne işedi de. Open Subtitles أنت لا تمانعي في الجلوس على هذا الكرسي! الصغير فيلا تبول على ذلك.
    Yine O sandalyeye denk geldim, değil mi? Open Subtitles حصلت على هذا الكرسي مجدداً، اليس كذلك؟
    Ama beni O sandalyeye iyi bağlamıştın. Open Subtitles لكنك قيدتني في هذا الكرسي جيدا جداً
    Hayatta oturmam O sandalyeye. Open Subtitles -لم أجلس قط على هذا الكرسي
    O sandalyeye otur. Open Subtitles على هذا الكرسي
    O sandalyeye oturma ! Open Subtitles ليس هذا الكرسي
    Sakın benim ölüm korkumu küçümseme ve sakın O sandalyeye gitme dehşetimi hor görme. Open Subtitles لا... قلّلْمن تقديرخوفَيمِنْ المَوت، ولا يُقلّلُ من قيمة إرهابَي عَودة إلى ذلك الكرسي.
    O sandalyeye tekrar tekrar gitmek benim için cehennemden daha da beter olduğunu biliyorum. Open Subtitles l يَعْرفُ جحيمَي سَتَستمرُّ بلعَودة إلى ذلك الكرسي مراراً وتكراراً لكُلّ وقتِ.
    Ve beni O sandalyeye koyduklarında ve o şalteri indirdiklerinde mesajını alacaksın. Open Subtitles عندما حَصلوا عليني في ذلك الكرسي وهم... إفتحْ ذلك الدرعِ،... أنت سَتَحْصلُ على رسالتِكَ.
    Lanet sandalyeyle etrafta dolaşmak çok daha kolay. O sandalyeye beni Boyd koydu. Open Subtitles إنه أسهل بكثير التحرك بالكرسي "بويد " وضعني على ذلك الكرسي
    O sandalyeye oturan en belalı adamın bile umursadığı birileri vardı. Open Subtitles ...أن أسوأ الرجال الذي جلسوا يوماً على ذلك الكرسي يملكون شخصاً يكترثون لأمره...

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus