Taş ocağının açılacağını söyledi ve 20 yıl sonra işte buradayız. | Open Subtitles | ثم أخبرنا عن الوظيفة الموجودة في المحجر ثم.. بعد 20 عاما ها نحن هنا |
Eski köyün doğusunda, taş ocağının yanında, Bir kilise var. Keşke seninle gelebilseydim. | Open Subtitles | هناك كنيسة فى شرق القرية القديمة ، قرب المحجر |
Erkekler taş ocağının yanındaki barakalarda kadınlar ise tel örgünün diğer tarafında. | Open Subtitles | الرجال في الثكنات العسكرية القريبة من المحجر,و النساء في الجانب الاخر أين سكني... |
- Bir adım daha atarsanız bay Moloztaş, bu taş ocağının güvenlik kayıtlarına bir kaza eklenecek. | Open Subtitles | - بــام - تقدم خطوة أخرى ، سيد روبل - وسجل السلامة في هذا المحجر سيلوث بشدة |
Ama ertesi gün çevreden birkaç çocuk geldi. Ve Eric'in adamlarla ilk karşılaştığı yer olan taş ocağının üstünde uçan bir akbaba gördüklerini söylediler. | Open Subtitles | قد جاؤو ليخبرونا بانهم شاهدوا الغربان .تحلق خارج بالقرب من المقلع |
Taş ocağının sol sahilinde uzandığımızı fark ettim. | Open Subtitles | لقد أدركت لتوي أننا على يسار المحجر |
Taş ocağının alt tarafında kurulan yeni yerleşim yerinde yaşıyor. | Open Subtitles | تعيش في مكان جديد بجانب المحجر |
Taş ocağının ortasında bir göl var. | Open Subtitles | هناك حق البحيرة في وسط من المحجر. |
Bir kere yapılıp test edildikten sonra şehir merkezindeki şantiyeye taşımak ve binanın geri kalanıyla birleştirmek çocuk oyuncağıydı. Çünkü belirsizliği ortadan kaldırdığımızda ve taş ocağının kontrollü çevresinde riski kontrol altına aldığımızda alışılagelmemiş araç ve metotları kullanmamıza rağmen tüm binayı zamanında ve bütçe dahilinde bitirebildik. | TED | وعندما انتهينا من البناء، كان نقله إلى موقعه النهائي، في وسط المدينة، لضمه إلى بقية المبنى أمراً في غاية البساطة. لأنه بعزل عدم اليقين وسيطرتنا على مخاوفنا في بيئة المحجر. تمكنا من إكمال البناية في الوقت المطلوب وحسب الميزانية، حتى ولو كانت أساليبنا وتقنياتنا غير تقليدية. |
Pekala, maden ocağının sokak numarası 17... | Open Subtitles | حسناً، 17 هو رقم المحجر |
Damon, kardeşini bulmana yardım edeceğimi söylemiştim biliyorum ama maden ocağının dibini baştan sona tarayamam. | Open Subtitles | (دايمُن)، أعلم أنّي وعدت بمساعدتك لإيجاد أخيك. لكن لا يمكنني رفع المحجر بأسره. |
Birkaç model üzerine anlaştık ama heycanlanmıştık ve bir taş diğerini izledi ta ki biz, tamamı taş ocağının biçimsiz materyalinden dönüştürülmüş, 18 metre uzunluğuna sekiz metre yüksekliğinde bir yapı inşa etmeyi başarana kadar, ne harç ne bağlantı olmadan sadece yerçekimi ile desteklenmiş. | TED | واتفقنا على بعض النماذج، وزاد حماسُنا، وقادنا حجر إلى آخر حتى نجحنا في بناء شكل نموذجي بطول ثمانية عشر متراً وبارتفاع ثمانية أمتار بواسطة الأحجار العشوائية في المحجر. تدعمها الجاذبية فقط... بدون ملاط أو أربطة. |
Bu eşim Mike. Taş ocağının başkanı. | Open Subtitles | أوه، هذا زوجي (مايك) إنه رئيس المحجر |
Bu akşam erken saatlerde eyalet polisi Byers'ın cesedini bu taş ocağının kuyusunda buldu. | Open Subtitles | عُثر على جثة"بايرز"في المياه في هذا المقلع على يد شرطة الولاية هذا المساء. |