| Sanıyorum ofisteki tek cep asistanı bu değilmiş. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا الجهاز لي المساعد الشخصي الوحيد في المكتب نصيحتي لهم |
| Ayrıca, ofisteki tek hamile bayan olmamanın hoş olduğunu da söylemeliyim. | Open Subtitles | و يجب ان اقول ، شعور جميل ان لا اكون الحامل الوحيد في المكتب |
| İkincisi, yolsuz bir çalışanı belirleyip işine son veren ofisteki tek kişi sensin. | Open Subtitles | وثانياً، كنت الشخص الوحيد في المكتب الذي لاحظ موظفاً مشتبهاً به، وطرده |
| ofisteki tek eşcinseli çok seviyorlar. | Open Subtitles | إنهم يحبون الشاذ الوحيد في المكتب |