Benim silahım ok. O yüzden ben gümüş ok ucu yapmalıyım. | Open Subtitles | إن القوس هو سلاحي، لذا يجب عليّ صنع رأس سهم من الفضة. |
Evan Çayırı'nda bir kere ok ucu bulmuştum ama bir kraterde bir bebek, asla. | Open Subtitles | وجدت رأس سهم في حقل إيفان فيما مضى لكن لم أجد أبداً طفلاً في حفره - هذا غريب بالفعل - |
Otantik bir Sioux ok ucu görmeye ne dersin? | Open Subtitles | أتريد أن تري رأس سهم هندي أصلي |
Bu gördüğüm ilk obsidiyen ok ucu. | Open Subtitles | لقد كان رأس السهم السبج الأول لم أراه من قبل في تلك الأجزاء. |
Biz buraya sadece ok ucu için gelmiştik. | Open Subtitles | نحن؛ كنا فقط رأس السهم |
Bir de bana bunu verdin. Nihayetinde bu bir ok ucu. | Open Subtitles | وأهديتني هذا أقصد أنّه رأس سهم |
Bu, otantik bir Sioux ok ucu. | Open Subtitles | أنه رأس سهم أصلي لهنود حمر |
O gümüş ok ucu yapıyordu. | Open Subtitles | لقد كانت تصنع رأس سهم فضي. |
Peki bu ok ucu şimdi nerede? | Open Subtitles | وأين رأس السهم الآن؟ |