Bu oklardan her biri, kümedeki sayılardan birini kaybetmeyi gösteriyor. | TED | ويُظهر كل من تلك الأسهم فقدان أحد أعدادك في المجموعة. |
O yanan oklardan biri dâhi yakınıma düşerse seni kendi bağırsağınla boğarım! | Open Subtitles | لو إقترب مني أياً من تلك الأسهم المشتعلة فسوف أشنقك بأمعائك |
Üzerimize yağacak olan oklardan kurtulduğumuzu varsayarsak.. | Open Subtitles | لو نجحنا بالنجاة من وابل السهام الذي سيمطر علينا |
Bu sefer, oklardan biri pelerininden fazlasını vuracak. | Open Subtitles | هذه المرّة سيكون أحد هذه السهام مكرّساً ليصيب أكثر مِنْ عباءتك فقط |
Bugüne kadar acı veren oklardan kaçınmaya çalıştın | Open Subtitles | لحدّ الآن، أنت كُنْتَ قادرُ لتَفادي تلك الأسهمِ المؤلمةِ، |
Ne buldun? Spokane'in dışında aradığınız oklardan satan 3 dükkan var. | Open Subtitles | هناك 3 مخازن خارج سبوكان تبيع نوع الاسهم نفسه الذي تبحث عنه |
Cinayet mahalindeki oklardan biri lazım. | Open Subtitles | أحتاج لأحد الأسهم التي إستخدمها في عملية القتل. |
Silahlarınız, benim zamanımdaki oklardan ve mermilerden daha gelişmiş olabilir. | Open Subtitles | لعلّ أسلحتك أكثر تعقيدًا من الأسهم والرصاصات التي وُجدت في زماني |
Sara'yı öldüren oklardan DNA örneği almıştık, değil mi? | Open Subtitles | الأسهم التي قتلت (سارّة)، استخلصنا منها بصمة وراثيّة، أليس كذلك؟ |
oklardan kurtulmak için ayrılmalıyız! | Open Subtitles | ! يجب أن نفترق لنتجنب الأسهم |
Sen yanımda olduğun sürece kalan günlerimi bir ağaç evi inşa edip, zehirli oklardan ve kayıp çocuklardan kaçarak geçirebilirdim. | Open Subtitles | كنتُ لأبني عرزالاً بسعادة... و أمضي بقيّة أيّامي أتجنّب السهام المسمومة و التائهين طالما أنتَ إلى جانبي |
Sara'yı öldüren oklardan ter örneği almıştım. | Open Subtitles | أخذت العرق قبالة السهام التي قتلت سارة. |
Ne gecenin dehşetinden ne gündüz uçuşan oklardan ne de karanlıkta kol gezen musibetlerden korkmuyorum. | Open Subtitles | لن اخاف رعب الليل, ولا الاسهم الطائره بالنهار, ولا الوباء في الليل, |