Tracey'nin annesi okul otobüsünün kızını buraya bıraktığını ve eve kadar bir komşularıyla birlikte gelmesi gerektiğini söylüyor. | Open Subtitles | اذن والدة تريسي قالت ان حافلة المدرسة اوصلتها بعد المدرسة كان من المفترض ان تمشي للمنزل مع احد الجيران |
Sana ne dediler bilmiyorum ama okul otobüsünün egzozu patladı ve at korktu. | Open Subtitles | حسناً، إسمعي، لا أعرف ما قلتا لك لكن حافلة المدرسة أطلقت دفقة من أنبوب العادم ففزع الحصان |
Tadı okul otobüsünün arka koltuğu gibi. | Open Subtitles | رائحته تشبه رائحة مؤخرة حافلة المدرسة |
O yüzden yollara barikat kurarak okul otobüsünün güzergâhını değiştirerek evinin önünden geçmesini sağlamaya çalıştı. | Open Subtitles | لا ،لم ينجح لذلك بعدها حاول تغير مسار الطريق ويغير مسار باص المدرسة ليمر من جانب منزله |
Yetkililer, okul otobüsünün patlamasının ardından buldukları cesedin Memphis'teki okul otobüsünde siyahi bir çocuğa saldıran ve yakın zamanda serbest bırakılan Eugene Linwood'a ait olduğunu tespit etti. | Open Subtitles | حددت السلطات أن الأدلة على انفجار باص المدرسة. تعود للمتهم السابق (يوجين لينوود). في قضية اعتداء باص مدرسة "ميمفيس".. |
Homer! okul otobüsünün gelmesine sadece beş dakika kalmış. | Open Subtitles | هومر) ، ليس أمامنا إلا خمس دقائق لتمرّ حافلة المدرسة |
okul otobüsünün altına. | Open Subtitles | حافلة المدرسة |