Çok geçmeden elimizdeki bu bilgilerde olağan dışı bir şey olduğunu fark ettik. | Open Subtitles | حالاً ، أدركنا أن هناك شيء ما بهذه البيانات والتي ليست غير عادية |
Şunu söyleyeyim Sayın Başkan bu epey olağan dışı bir teklif. | Open Subtitles | لابد أن أقول سيدي الرئيس أن هذه صفقة غير عادية جدًا |
Bayan Melvoy'un sağIık kayıtlarına göre, lidokaine karşı, olağan dışı bir hassasiyeti varmış. | Open Subtitles | ووفقا لسجلات الطبية السيدة Melvoy و كان لديها حساسية غير عادية ليدوكائين. |
olağan dışı bir durum için onları izlettireceğiz. | Open Subtitles | سنجعلهم يراقبون أيّ شيء غير مألوف |
Ama bu çok olağan dışı bir şey. Umurumda değil. | Open Subtitles | حسناً، أنتِ تربحين يا (رايتشل) لكن هذا غير مألوف للغاية |
Ancak flaştan önce hiçbiri herhangi olağan dışı bir şey görmemiş ve duymamışlar. | Open Subtitles | لكن لم يكن أي منهم رأي أو سمع أي شيء غير إعتيادي قبل الوميض |
O gün çok rahatsız edici olağan dışı bir olay yaşandı. | Open Subtitles | حدث شيء مقلق في ذلك اليوم، شيء غير معتاد |
Sen çok olağan dışı bir kadınsın. | Open Subtitles | أنت امرأة غير عادية للغاية |
olağan dışı bir ilişkimiz oldu. | Open Subtitles | نحنُ لدينا علاقةِ غير عادية |
Bu olağan dışı bir durum değildi. | Open Subtitles | {\pos(195,240)} لم يكن هذا أمراً غير مألوف |
Dün gece olağan dışı bir şey oldu mu? | Open Subtitles | -هل حدث شيء غير مألوف ليلة أمس؟ |
olağan dışı bir şey. | Open Subtitles | ) -شيء غير مألوف إلى حد بعيد . |
Ama bu olağan dışı bir şey değildi. | Open Subtitles | منشغلاً , أجل لكن ليس هناك شيء غير إعتيادي بشأن ذلك |
Ciddi travma geçiren küçük yaştaki çocukların yaşadıkları olayı tamamen unutmak istemeleri olağan dışı bir durum değil. | Open Subtitles | إنّه شيء غير إعتيادي عندما يخوض الأطفال الصّغار تجربة صدمة حادّة أن يقوموا بمسحها من ذاكرتهم |
01:30'da Jennings ve Wilkens görevi devralana kadar olağan dışı bir şey görmedim. | Open Subtitles | لم أرى شيء غير معتاد حتى (البحار (غينينجز و (ويلكنز) أعلموني في الساعه الـ 1: 32 |