| Birlikte olamayacağımızı düşündüğünü biliyorum. | Open Subtitles | أعرف بأنّك تعتقد بأنّنا لا يمكن أن نكون سوية |
| Hiçbir zaman birlikte olamayacağımızı biliyorum. Gerçek olarak. | Open Subtitles | أعرف أننا لا يمكن أن نكون معاً، ليس في الواقع. |
| Ve herbirimiz omurilik servisinden ayrıldığımızda asla eskisi gibi olamayacağımızı biliyorduk. | TED | وكل منا أدرك أنه حينما نغادر جناح العمود الفقري لن نكون أبدا كما كنا من قبل. |
| Buna izin verirsek asla mutlu olamayacağımızı görmüyor musun? | Open Subtitles | ألا ترين أننا لن نكون سعداء أبداً إذا سمحنا بذلك ؟ |
| Neysek o olamayacağımızı varsaymaktır bu. | TED | لأنه يفترض بأنه لا يمكننا أن نكون مانحن عليه الآن. |
| Birlikte olamayacağımızı söylediğim için beni cezalandıracak mısın? | Open Subtitles | أقول لك أننا لا نستطيع أن نكون معا ستكون كذلك الرجل الذي يعاقبني |
| Beraber olup olamayacağımızı anlayabilmek için biraz ara veriyoruz. | Open Subtitles | أخذ بعض الوقت لنقرر أذا كنا مقدر لنا أن نكون مع بعض |
| Sen daha mı iyi biliyorsun, seninle arkadaş olamayacağımızı sana söyleyebilirim. | Open Subtitles | وأنت أفضل يا فتى؟ يمكنني أن أرى أننا لن نصبح أصدقاء |
| Birlikte olamayacağımızı söyledi. | Open Subtitles | لقد كان يتحدّث بطريقة غريبة. قال أنه لا يمكن أن نكون سويةً. |
| Gerçekten. Birlikte olamayacağımızı da biliyorum. Bunu biliyorum ama... | Open Subtitles | لا أريد، و أعرف انه لا يمكن أن نكون معا، أنا أعرف |
| Olan onca şeyden sonra, ben neden birlikte olamayacağımızı anlıyorum. Ama yine de hayatımda olmana ihtiyacım var. | Open Subtitles | أدركت لمَ لا يمكن أن نكون سويًّا، لكنّي ما زلت أحتاجك في حياتي. |
| Düğün gecemizde olduğu gibi hep bağlı olamayacağımızı biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنه لا يمكن أن نكون دائمـا متصلتين كمـا كنـا في ليلة زفـافنـا |
| Beni evden attı ve artık birlikte olamayacağımızı söyledi. | Open Subtitles | بعد فترة وجيزة من طردها ليّ وقالت ليّ بأنني لن نكون مع بعضنا بعد الآن. |
| İkimiz de, çocukları için her şeyi yapan ailelerden olamayacağımızı kabul etmiştik. | Open Subtitles | كلانا وافقنا على اننا لن نكون نوع الأباء الذين يقومون بعمل كل شيء لأطفالهمم. |
| Ruh eşi olamayacağımızı biliyorum ama arkadaşız. | Open Subtitles | ،أعرف أننا لن نكون توأم أرواح قط .لكننا أصدقاء |
| Bunlar yıllık 70 milyar dolarlık evlilik endüstrisinin almamızı istediği yoksa mutlu olamayacağımızı söylediği zırvalar. | Open Subtitles | اقنعتنا ...اننا بحاجة اليها و الا لن نكون سعيدين |
| Bu durumda neden birlikte olamayacağımızı da biliyorsun. | Open Subtitles | إذاً أنتِ تعرفين لماذا لا يمكننا أن نكون سوية |
| İyi biri ama bakire olduğumdan birlikte olamayacağımızı söyledi ben de başkasıyla denedim. | Open Subtitles | إنه لطيف، لكنه قال أننا لا نستطيع أن نكون معاً لأنني عذراء، لذلك حاولت فعلها مع شخص آخر |
| Birlikte olamayacağımızı biliyordun. | Open Subtitles | كنت تعرفين أنه لم يكن مقدراً لنا أن نكون سوياً |
| Asla arkadaş ya da sırdaş olamayacağımızı biliyordum birçok şansın aramızdan geçip gitmesine izin vermiştik. | Open Subtitles | عرفت جيداً اننا لن نصبح ابداً اصدقاء أو اقرباء كان سيكون لدينا الكثير من الفرص للعمل سوياً في الماضي |