"olan şeyi" - Traduction Turc en Arabe

• بما هو
• ما هو الشيء
• بالشيء
• بالصواب
• الشّيء
• ما هو من
• على ما تريدين
• الشيء الذي حدث

Küçük ayarlamamızın avantajını kullandığım için kusura bakma ama ben gerekli olan şeyi yaptım.
آسف لإستغلال إتفاقنا الصغير لكني قمت بما هو ضروري

Bu enstitünün faydasına olan şeyi yaptım... - ...beni aksine ikna edemezsiniz.
قمتُ بما هو أفضل لهذا المعهد ولن تقنعيني بالعكس.

O kadar tuhaf olan şeyi söyleyecek misin artık?
وتريد أن تقول لي ما هو الشيء الغريب جداً ؟

Eminim doğru olan şeyi yaptığını düşünüyorsundur.
أنا متاكد من أنك تعتقد أنك تقوم بالشيء الصحيح

Bazen doğru olan şeyi yapmalısınız yanlış şey çok daha kolay olsa bile.
ببعض الأحيان عليكم القيام بالصواب حتى وإن كان الفعل السيئ أسهل سهولةً بكثير

Bazen yapmak zorunda olmadığın için doğru olan şeyi yaparsın.
أحياناً تفعلين الشّيء الصّحيح لأنه ليس من الضروري فعله

Artık beni özgür bıraktığına göre, sadece hakkım olan şeyi almak için buradayım.
.. الأن لقد حررتني أنا هنا ، ببساطة لأستعيد ما هو من حقي

Kalbi patlamadan önce ihtiyacın olan şeyi almalısın.
نأمل أن تحصلي على ما تريدين قبل إنفجار قلبه

Beş yıl önce olan şeyi hatırlıyor musun?
لكن أتذكر ذلك الشيء الذي حدث منذ خمس سنوات؟

Bugün bir ara, doğru olan şeyi yapman gerekecek.
في وقتٍ ما سيتوجبُ عليكَـ القيامُ بما هو صائبٌ

Sadece mümkün olan şeyi değil, aynı zamanda görünürde imkansız olan şeyi de denemeye ve bilgi ve anlayışın sınırlarını keşfetmeye hazır olmalıyız.
علينا أن نكون مستعدين لاستكشاف آفاق جديدة من المعرفة والفهم ومحاولة القيام بما هو ليس ممكنًا فقط ولكن أيضًا ما يبدو مستحيلًا.

Ama gerçekte bizim için önemli olan şeyi söylediğimizde olan etki -ki bu söylemi ileten öfkedir- sinirli olduğumuz için insanların bize sinirlenmesinin daha muhtemel olması.
‫ولكن في الواقع، التأثير هو أننا عندما‬ ‫نُصرّح بما هو مهم بالنسبة لنا‬ ‫وهو ما ينقله الغضب،‬ ‫غالبًا ما يميل الناس إلى الغضب منا ‬ ‫لكوننا غاضبين.‬

Mağarasında saklı olan şeyi bilseydin böyle konuşmazdın.
لن تقول هذا إذا عرفت بما هو مخبأ بالكهف

Köy açısından en önemli olan şeyi feda etmeye çalıştım.
حاولت التضحية بما هو أكثر أهمية للقرية

Yarın hakkımız olan şeyi alacağız.
غداً ستطالبون بما هو حقكم الصحيح

Marge bana bağlayacak olan şeyi buldum artık.
أعلم بالظبط ما هو الشيء (الذي سيجعلني أتشبت بـ(مارج

Ama doğru olan şeyi biliyorsun, Katie.
ولكنك تعلمين ما هو الشيء الصحيح لفعله هنا (كيتي)

Doğru olan şeyi yapmaya çalışıyordum Gina.
لقد كنت أحاول أن أقوم بالشيء الصحيح، جينا.

Bak, ben sadece burada doğru olan şeyi yapmaya çalışıyorum ve neye bulaştığını bilmeni istiyorum.
أحاول القيام بالشيء الصحيح هنا واريدكِ فقط ان تعرفي ما تقحمين نفسكِ فيه

Bazen doğru olan şeyi yapmalısınız yanlış şey çok daha kolay olsa bile.
ببعض الأحيان علينا القيام بالصواب حتى وإن كان الفعل السيئ أسهل سهولةً بكثير

Babanla ben her zaman doğru olan şeyi yapacağın için sana güvendik.
وثقنا أنا ووالدك دائماً بك وبقيامك بالصواب

Doğru olan şeyi doğru nedenle yapmak sanıldığından zordur.
انه أصعب ان تعمل الشّيء الصّحيح للسبب الصحيح مما تعرف

Doğru olan şeyi yaptığıma inanıyorum baba.
إعتقدت بأنّني كنت أعمل الشّيء الصّحيح، أبّ.

Ama yemin ediyorum, o yalancı pisliğin hakkım olan şeyi elimden almasına izin vermeyeceğim.
لكن ، ليكن الله في عوني لن أدع ذلك القذر الكاذب يأخذ ما هو من حقي

İhtiyacın olan şeyi getirirsek onu hayatta tutabilir misin?
أذا حصلت على ما تريدين هل يمكنك الحفاظ عليه حياً؟

"Bu olan şeyi yaşayan insanlara yardım edin."
وساعد الناس, من الشيء الذي حدث, حدث,