Grupta size gerçekleri söyleyen bir gerçekçi olduğu için çok şanslısınız. | Open Subtitles | أنتم محظوظون لوجود شخصٍ عقلانيّ يقول لكم الواقع. |
Senin gibi bir arkadaşım olduğu için çok şanslıyım. | Open Subtitles | أنا محظوظة جدا لوجود صديقة مثلك في حياتي |
Sadece bana ait birşey olduğu için çok hesesliydim, bu benim olayımdı, çünkü orada ben şarkıcıyım, ve bugün bir cüce kustu, ve kimse benden temizlememi beklemedi, çünkü orada ben bir anne değilim. | Open Subtitles | كنت جداً متحمسة لوجود شيء كان لي فقط، كان لي أنا، لأنني مغنية هناك واليوم تقيئ منتشكن، |
Peki, Henry senin gibi birine sahip olduğu için çok şanslı. | Open Subtitles | حسنا، هنري محظوظٌ ليحظى بك |
İğrenç gevreklere ihtiyacımız yok! Tanrım, hayatımda olduğu için çok şanslıyım. | Open Subtitles | نحن لا نحتاج لـ معجنات عالقة يا إلهي كم أنا محظوظ لوجودها في حياتي |
Hannah senin gibi bir arkadaşı olduğu için çok şanslıymış. | Open Subtitles | أعرف أن هانا كانت محظوظة جداً لحصولها على صديق مثلك |
Burada olduğu için çok memnun oldum. | Open Subtitles | فسعادتي تكمن في وجودها هنا مريضة |
Bu genç hanımefendi arkadaşınız olduğu için çok şanslısınız Bay Neale. | Open Subtitles | انت محظوظ جدا يا سيد نيل لكون هذه الشابة صديقة لك |
Benim için bu kadar şeyi yapan bir kocam olduğu için çok şanslıyım. | Open Subtitles | أشعر بأني محظوظة جداً لأن لدي زوج يفعل كل هذا من أجلي |
Peki. Böyle büyük bir ilim ve irfan sahibi birisi tarafımda olduğu için çok memnunum. | Open Subtitles | أنا ممتنٌّ لوجود رجلٍ بمعرفتكَ الواسعة و حكمتك إلى جانبي |
Ayrıca arkanda seninle ilgilenen insanlar olduğu için çok şanslısın. | Open Subtitles | وتعلمين، أنتِ محظوظة جدا لوجود أشخاص حولكِ يهتمون لك. |
Stanley ve ben aramızda bir başka sanatçı olduğu için çok mutluyuz. | Open Subtitles | ستانلي وأ،نا سعيدان لوجود فنان أخر بيننا |
Konuşacak birileri olduğu için çok minnettarlar. | Open Subtitles | هذا أمر جميل، إنهم ممتنين للغاية... لوجود أحد ما يتحدثون معه... |
Silahlarını düşünen bir kadına sahip olduğu için çok şanslı. | Open Subtitles | أنه محظوظ لوجود امرأة مثلك تعتني بسلاحه |
Böylesi bir arkadaşın olduğu için çok şanslısın. | Open Subtitles | أنتِ محظوظة لوجود شريكة مخلصة لكِ هكذا |
sana sahip olduğu için çok şanslı, iyi bir arkadaş olmak..... bazen zordur mu diyeceksin ? | Open Subtitles | حسنا هي محظوظة لوجود صديقة مثلك تحدي الوقت! |
Brigit gibi bir arkadaşım olduğu için çok şanslıyım. | Open Subtitles | انا محظوظة لوجود صديقة لى مثل بريجيت |
Peki, Henry senin gibi birine sahip olduğu için çok şanslı. | Open Subtitles | حسنا، هنري محظوظٌ ليحظى بك |
Evde olduğu için çok mutluyum. | Open Subtitles | أنا سعيدة فحسب لوجودها بالمنزل. |
Su temizlenmişti; birçok bataryaları olduğu için çok fazla elektrik depolayabilmişlerdi. | TED | كانت المياه نظيفة، ولكن نتيجة لحصولها على العديد من البطاريات، تمكنت من تخزين الكثير من الكهرباء. |
Burada olduğu için çok memnun oldum. | Open Subtitles | فسعادتي تكمن في وجودها هنا مريضة |
Elimizde Hindistan'ın en iyi arabası olduğu için çok şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ , نماذج جديدة ومختلفة بدأت تورد إلى الهند |
Bu ilk resmi buluşmamız olduğu için çok mutluyum ama benim hakkımda bir şeyi bilmelisin sürprizler beni çok gerer. | Open Subtitles | أنا سعيدة جداً لأن هذا أول موعد رسمي لي لكن يجب أن تعلم شيء عنّي المفاجئات تجعلني متوترة |