Zamanla yarışıyor olduğumuzun farkına olduğumuz sürece bizim için sorun olmaz, Sayın Başkan. | Open Subtitles | ليست لدىّ مشكلة فى هذا, سيدى الرئيس طالما أننا ندرك أننا نسابق الزمن |
Gaddar doğası, hepimizi silip süpürmedikleri için şanslı olduğumuzun göstergesi. | Open Subtitles | طبيعته الشرسة تدل على أننا محظوظون لأنهم لم يلتهموننا جميعاً |
Gaddar doğası, hepimizi silip süpürmedikleri için şanslı olduğumuzun göstergesi. | Open Subtitles | طبيعته الشرسة تدل على أننا محظوظون لأنهم لم يلتهموننا جميعاً. |
Şu Kırmızı Urbalı davulcu çocuklar o kadar çok şamata ediyorlardı ki biz sığırlarla birlikte içeri girene kadar garnizon orada olduğumuzun farkına varmadı. | Open Subtitles | اولائك الجنود كانوا في خضم الضوضاء الحمايه لم يعلموا بوجودنا نحن والماشيه حتى دخلنا |
Burada olduğumuzun farkında gibi. | Open Subtitles | أحزر أنها تعلم بوجودنا. |
Şaşılacak derecede meraklı bir tür olan bizlerin ne olduğumuzun ve ne olabileceğimizin bir sembolü. | TED | إنه رمز لكل ما نحن عليه وكل ما يمكن أن نكون عليه كمخلوقات فضولية بشكل يثير الدهشة |
Hayır. Fakat ortaya çıkardığımız düşünce biçimi nerede olduğumuzun gerçekçi bir değerlendirmesini temel almalı. | TED | كلا ، ولكن طريقة التفكير التي علينا أن نوجدها لابد أن تقوم على تقييم واقعي لما نحن عليه. |
Benim için 10 bin metre yükseklikte olduğumuzun ufak bir hatırlatıcısı. | Open Subtitles | بل مُجرّد تذكرة صغيرة أننا نعلو 36 ألف قدم في الجو. |
Her zaman bir içki almaktan mutlu olurum, ama şu anda "herkes iş başına" gibi bir durumda olduğumuzun farkındasındır? | Open Subtitles | سعيد دائما للاستيلاء على الشراب، و ولكنك تدرك أننا مثل نوع من الدخول كل اليدين على سطح السفينة الوضع الآن؟ |
Sadece son altı, yedi veya sekiz nesil içinde aslında bir canlı türü olduğumuzun farkına vardık. | TED | حدث ذلك في غضون الأجيال الستة أو السبعة أو الثمانية الماضية حتى أدركنا أننا أنواع. |
Yaşamak için savaşmakta olduğumuzun farkındaydık çünkü sessizlik ölüme eş değerdi. Ama bir şeyler yaptık ve bunu değiştirmeyi başardık. | TED | لقد أدركنا أننا في معركة لإنقاذ أنفسنا لأن الصمت كان يعني الموت، ولكننا تغيرنا، وجعلنا الأمور تحدث. |
Fakirdik ama fakir olduğumuzun farkında değillerdi, daha da fakir olmaya çalışıyorlardı. | TED | كنا فقراء، لكن لم يعتقد والديَّ أننا كنا فقراء بما يكفي، فسعيا إلى الفقر الدائم. |
Kızgın Tanrı'nın gözünde, zavallı günahkarlar olduğumuzun farkındayız. | Open Subtitles | ونحن ندرك أننا خطاه فقراء في يد اله غاضب |
- Senin oğlan yaşlı olduğumuzun farkında mı? | Open Subtitles | كيف عرفوا بوجودنا هنا؟ تحرك! |
Ve biliyorum hepimize, hoş olmadığı için siyaset konuşmamamız öğretildi fakat konuşabilmemiz lazım çünkü siyaset bizim için önemli ve kim olduğumuzun bir parçası. | TED | وأنا أعلم أننا تعلمنا جميعًا أن لا نتحدث في السياسة لأن ذلك ليس من التهذيب، ولكن علينا أن يكون بمقدورنا الحديث عنها، لأن ذلك مهم بالنسبة لنا، وهو جزء مما نحن عليه. |