Bizi gey sanıyor. Yanlış bir şey olduğundan değil tabii. | Open Subtitles | تعتقد أننا شاذين، ليس أن هناك خطباً في ذلك |
- Yanlış bir şey olduğundan değil tabii. | Open Subtitles | ليس أن هناك خطباً في ذلك طبعاً |
Tuco'dan daha dayanıklı olduğundan değil de konuşmanın seni kurtarmayacağının farkında olduğunu bildiğimden. | Open Subtitles | ليس لأنك أصعب من توكو ولكن لأن لديك ذكاء كفاية لتعرف أن كلامك لن ينقذك |
Tamam bak, açık olmak gerekirse seni buraya konuşmaya davet ettim erkek eşe, ihtiyacım olduğundan değil. | Open Subtitles | حسناً, لكي أكون صريحةً دعوتُك لكي نتحدث ليس لأنني بحاجة ماسة لرفقة الذكور |
- İhtiyacın olduğundan değil de. - İncelemelerin harika olduğunu duydum. | Open Subtitles | ليس وكأنك تحتاجه الفيلم لقى نقداً مدهش |
Bayılırım. Bunlardan hiçbiri sende olduğundan değil tabii. | Open Subtitles | أحب هذا الهراء ليس أنك تملكين مثل هذا الهراء |
Feminist bir şekilde, siyahi olduğundan değil. | Open Subtitles | برابطة الأنوثة، ليس لأنّك سوداء |
Farzedelim ki şey böyle birşeye ilgim olduğundan değil. | Open Subtitles | أنا أتكلّم بصورة إفتراضية, و ليس أنني أودّ التحدّث في هذا |
Palyaço olmak kötü bir şey olduğundan değil. | Open Subtitles | كلا، ليس أن المهرّج صفة سيئة |
Yanlış bir şey olduğundan değil tabii. | Open Subtitles | ليس أن هناك خطباً في ذلك |
Yanlış bir şey olduğundan değil tabii. | Open Subtitles | ، ليس أن هناك خطباً في ذلك |
İnançlı bir vaiz olduğundan değil bütün her şeyi bilen beyin oldğundan o silahın geri patlayacağını biliyordun. | Open Subtitles | وهذا ليس لأنك كاهن مؤمن بل لأنك عقل مدبر بمعرفة بأن السلاح مفخخ للإطلاق المعاكس |
Sırf belirli bir tip insan olduğundan değil. | TED | ليس لأنك فقط نمط خاص من الأشخاص. |
Umrumda olduğundan değil, ama bu güzel bir gözlem olmamış | Open Subtitles | ليس لأنني أهتم ولكن لأنها ليست مراقبة جيدة للغاية |
Bende yedi olduğundan değil. | Open Subtitles | ليس لأنني بالضرورة أحمل الرقم سبعة. |
İhtiyacın olduğundan değil elbet ama tedbir olsun. | Open Subtitles | ليس وكأنك بحاجتها فقط للإحتياط |
Kötü birisi olduğundan değil ama burası sana göre bir yer değil Carl. | Open Subtitles | ليس أنك شخص سيء و لكن هذا ليس المكان الجيد لك,كارل |
Bayan olduğundan değil kızım olduğundan dolayı. | Open Subtitles | ليس لأنّك إمرأة . بل لأنّك إبنتي |
Öyle bir niyetim olduğundan değil de ama asla bilinmez, bazıları bunu isteyebilir. | Open Subtitles | ليس أنني أنوي ذلك لكنك لن تعلم أبداً فبعض الناس يمانعون |
Çifte Silah diyen çoktu, ama iki tabancası olduğundan değil. | Open Subtitles | الكثيرون كانوا يدعونه بهذا الإسم لكن لم يكن السبب أن لديه مسدسان |
Ama ihtiyacım olduğundan değil, sevdiğim için giyiyorum. | Open Subtitles | ولكنّها ليست لأنني بحاجة إليها ولكن لأنني أحبّها |
Seni sevdiğimden ya da onlar benim gerçek ailem olduğundan değil. | Open Subtitles | الذين تحبهم, و ليس و كأنني احبك .... أو أنهم حتى والداي الحقيقيان. |
Kötü bir şey olduğundan değil, ama vampir dişleri ve sizinki gibi solgun bir cildi olması gerekmez mi? | Open Subtitles | أعني، ليس وكأن هذا شئ مقيت، لكن ألّا ينبغي أن يكون لديه أنياب؟ و الجلد المتعجن كالذي لديكم يارفاق؟ |
Kurşun hayati bir organa isabet etmediyse onu olduğu yerde bırakırız, iyi olduğundan değil çıkarmak daha büyük bir tehlikeye sebep olacağından. | Open Subtitles | مالم تخترق الرصاصة عضواً حساساً فإننا نترك الرصاصة في مكانها ليس لأن هذا أمر جيد ولكن لأن إخراجها قد يسبب ضرراً أكبر |
Babama inanmadım, yalancı olduğundan değil ama bu hikâyeyi daha önce hiç duymamıştım. Ve annem bu hikâyeyi doğruladı. | TED | لم أصدق والدي، ليس لأنه كان كاذبًا، ولكنني لم أسمع هذه القصة مسبقًا. وقامت والدتي بتأييد القصة. |