Güneyde de siyahların adilce yargılanabileceklerini... hepimizin yasanın gözünde eşit olduğunu kanıtlamaya çalıştım. | Open Subtitles | حاولت إثبات أن السود يمكنهم الحصول على محاكمة عادلة في الجنوب وأننا جميعا سواسية أمام القانون |
Bütün kariyerlerini vejetaryen diyetin sizin için iyi veya kırmızı etin sizin için kötü olduğunu kanıtlamaya harcayan insanlar var. | Open Subtitles | كما تعلم، فهناك أناس قضّوا سيرتهم المهنيّة بكاملها محاولين إثبات أن نمط الغذاء النباتي صالح بالنسبة لك |
Her zaman efsanelerin gerçek olduğunu kanıtlamaya çalışan faniler oldu. | Open Subtitles | دائماً ما وجد بشر يحاولون إثبات أن الخرافات واقعية |
Danny sen ise Justin ne zaman bir iltifat alsa ondan daha iyi olduğunu kanıtlamaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | وداني, أعرف إنه كلما مدح شخصًا جاستن تحاول إثبات أنك أفضل منه |
Planını mahvettiğim günden beri benden daha akıllı olduğunu kanıtlamaya ihtiyacın var. | Open Subtitles | بعد أن دمرت خططك، احتجت إثبات أنك كنت أذكى مني |
Senin yanlış olduğunu kanıtlamaya çalışmıyorum, anlıyor musun? | Open Subtitles | انا لا أحاول ان اثبت انك على خطأ , تعلمين ؟ |
Joe kanunsuz kahramanın masum olduğunu kanıtlamaya çalıştığımı öğrenirse, beni birimden kovar. | Open Subtitles | إذا إكتشف (جو) أني أحاول إثبات أن المٌعتدي برىء سيفصلني من الوحدة |
Senin yanlış olduğunu kanıtlamaya çalışmıyorum, anlıyor musun? | Open Subtitles | انا لا أحاول ان اثبت انك على خطأ , تعلمين ؟ |
Sadece çük kafalı oda arkadaşın Pierre'in haksız olduğunu kanıtlamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | هيه ، هيه ، هيه انظر ، انا فقط احاول ان اثبت زميلك السخيف (بيير) على خطأ |
Onun masum olduğunu kanıtlamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | انا احاول ان اثبت بانه برئ |