| Tasarıyı geçirerek, havuz saat süresini uzatarak vatandaşlarımıza, Şehir Meclisi'nin şehrimizi daha iyi bir yer yapmaya kararlı olduğunu söylüyoruz. | Open Subtitles | بتمرير القانون و تمديد الساعات التي يكون فيها المسبح مفتوح نحن نقول لمواطنينا ان مجلس المدينة عازم على تحسين مدينتنا |
| Yani, aslında ona karnındaki bebeğin ihtiyaçlarından bağımsız olarak kendi ihtiyaçlarının önemsiz olduğunu söylüyoruz. | TED | في الواقع نحن نقول لها أنك لست مهمة بالنسبة لنا حتى ما يحتاجه جنينها ليس ضمن احتياجاتها. |
| Sanatın, yalnızca evrimsel bir araç olduğunu söylüyoruz. | Open Subtitles | لذا، نحن نقول أن الفنّ مجرد أداة تطوّرية |
| Aslında şu ana kadar, ne zaman insan haklarından konuşsak, İnsan Haklarının evrensel olduğunu söylüyoruz. | TED | في الواقع بالرغم من أنه ، عندما نتحدث عن حقوق الإنسان ، نحن نقول أن حقوق الإنسان هي قيم عالمية . |
| Bir zamanlar ya da halen polis memuru olduğunu söylüyoruz. | Open Subtitles | نحن نقول أنه كان أو أنه ظابط الآن |
| Ve şimdi de onun bir terörist mi olduğunu söylüyoruz? | Open Subtitles | وحاليـًا نحن نقول انه إرهابي؟ |
| - Hayır, hayır, öyle olduğunu söylüyoruz. | Open Subtitles | -لا، لا نحن نقول ذلك |
| Homer senin, sigara içen bir maymun veya üzerinde reklam olan bir tuvalet kokusu gibi özel bir yeteneğin olduğunu söylüyoruz. | Open Subtitles | (هومر) نحن نقول فقط أنك تمتلك موهبة مميزة مثل قرد مدخن أو كعكة مبولة - وعليها عنوان-قطعة تشبه الكعكة لسحب الرائحة من الحمامات |