Sonuç olarak, acı biber içeren bir yemek yedikten sonra hissettiğimiz acının anüsün de tat alma işlevi olduğunun kanıtı olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | لذا، فى الأخير، اعتقد ان الشعور بالاهتياج المؤلم بعد تناول وجبة من الفلفل الحار دليل على ان الشرج يمتلك حاسة التذوق حقا |
Zavallı isyanınızın ne kadar çaresiz olduğunun kanıtı. | Open Subtitles | هذا دليل على أن تمردك الصغير مثير للشفقة |
Bu kanıt kurbanın çok yüksek bir I.Q'ya sahip olduğunun kanıtı olabilir. | Open Subtitles | حسنا , ربما هذا سيكون دليل على معدل ذكاء عالي جدا |
Kaderlerinin aynı olduğunun kanıtı ve bir gün birlikte olacaklarının kanıtı. | Open Subtitles | إثبات بأن أقدارهم شوبكتْ بالكامل وذلك اليوم كانوا سيصبحون سوية |
Gatekeeper'ın bir arka kapısı olduğunun kanıtı. - Vay be. | Open Subtitles | إثبات بأن الحارس به أبواب خلفية. |
Bu sözler, Birleşik Devletler'de bir casus olduğunun kanıtı. | Open Subtitles | هذا يُثبت أن هناك ناشط في الولايات المتحدة |
Alexander Kirk'ün babam olduğunun kanıtı. | Open Subtitles | يُثبت أن (أليكسندر كيرك) هو أبي |
Burada bir yanlış olduğunun kanıtı. | Open Subtitles | الدليل على أن هناك شيء ما ليس على صواب هنا |
Bu yaralar Papa Cenapları mertliğin halen var olduğunun kanıtı. | Open Subtitles | هذه الجراح, قداستك دليل على ان البسالة مازالت موجودة. |
Eğer içinde bir şeyler olduğunun kanıtı yoksa, polis müdahale etmeyi düşünmüyor. | Open Subtitles | إذا كان لديكم دليل على ذلك أنه عبث بالسلاش وإلا الشرطة لن تكون مهتمة في التدخل في مثل هذه الأمور |
Hayatımda gerçekleşen her şeyi düşündüğümde bu olanların Tanrının yokluğunun kanıtı olmadığını aksine var olduğunun kanıtı olduğunun farkına vardım. | Open Subtitles | أظن أن جميع الأشياء التي حدثت في حياتي، أدركت إنها ليست دليل لغياب الرب، بل دليل على وجوده. |
Dünyanın neresinde olursan ol ve ben nerede olursam olayım bu ikimizin birbirimize ait olduğunun kanıtı olacak. | Open Subtitles | أينما كنت في العالم. وحيثما أنا أولا وهذا دليل على أن ننتمي إلى بعضنا البعض. |
Bu mesajı izliyorsanız, aranızdan en az biri deneyimizin başarılı olduğunun kanıtı demektir. | Open Subtitles | إذا كنتم تشاهدون هذا الآن فواحد منكم على الأقل هو دليل على أن تجربتنا قد نجحت |
Bu Japonların bombası olduğunun kanıtı. | Open Subtitles | إنه دليل على أن اليابانيين يمتلكون القنبلة. |
Bu Molloy'un, Benjamin Torres'i taciz ettiğinde 14 yaşında olduğunun kanıtı. | Open Subtitles | هذا هو الدليل على أن (بنجامين توريس) كان بعمر الـ14 عندما تحرش (مولوي) به |