| Bu bebeğin tehlikede olmadığını biliyoruz. | TED | نعلم أن هذا الطفل سينمو ليكون بصحة جيدة. |
| Yapacak bir işin gücün olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | نعرف أنه ليس لديك شيء أفضل تفعله |
| Korsanlık olmadığını biliyoruz. Çünkü korsanlar gemi çalarlar. | Open Subtitles | نعرف أنها ليست عملية قرصنة القراصنة يسرقون السفن |
| Şeker hastası olmadığını biliyoruz. Hap bağımlılığın var ama bizde hap yok. | Open Subtitles | نعلم أنك لست مصاب بالسكري وأنك مدمن على المخدرات لكننا لم نجد المخدرات بعد |
| Uçak yolculuğu yapacağınız zaman, başka seçeneğiniz olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | عندما يتعلق الأمر بالطيران نعلم أنه ليس لديكم خيار كالمعتاد |
| Fakat biz sadece olmadığını biliyoruz, değil mi? | TED | ولكننا نعلم أنها ليست مجرد صدفة, أليس كذلك؟ |
| Ve bunun senin için kolay olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | .. و نحن نعلم بأنه لم يكن من السهل عليكي |
| İkimiz de senin bu arabada oluşunun benimle hiçbir ilgisinin olmadığını biliyoruz zaten. | Open Subtitles | كلانا نعلم أنّ تواجدكِ بهذهِ السيّارة الآن، ليس له أيّ علاقة بي على الأطلاق. |
| Mesaj falan olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | نعلم بأنه لا يوجد أية رسالة ، لا يوجد أية رسالة منها.. |
| Bana Robert için olduğunu söyleme, öyle olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | فقط لا أقول أنه لروبرت لأن كلانا يعرف أنه ليس كذلك. |
| Çoğu organizasyonun kullandığı yöntemlerin etkili olmadığını biliyoruz. | TED | نعلم أن الطرق المستخدمة في أغلب المنظمات اليوم لا تعمل بفعالية. |
| İkimiz de o kadar basit olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | الآن,أنا وإياك نعلم أن الأمور ليست بهذه البساطة |
| Taş ocağındaki adamın yalnız olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | نحن نعلم أن المجرم لم يكن بمفرده في المقلاع |
| İkimiz de öyle olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | كلينا نعرف أنه ليس كذلك |
| Lupus olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | إذاً نحن نعرف أنه ليس الذئبة |
| - ...başında ama orada olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | أسوأ انحرافات البشرية، لكننا نعرف أنها ليست هناك. |
| Bu adam olmadığını biliyoruz. Sana nasıl hitap edelim? | Open Subtitles | نعلم أنك لست هذا الرجل ، كيف تريد أن نسميك |
| Bak Çizgi Romancı Adam, film hakkında... Harika olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | اسمع يا بائع المجلات ، عن موضوع الفيلم نعلم أنه ليس بذك الروعة |
| Pekala, burası onun evi ve orada olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | حسناً، هذه هو منزلها و نحن نعلم أنها ليست هناك |
| Senin suçun olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | نحن نعلم بأنه لم يكن خطأك |
| Artık o DNA testinin geçerli olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | الآن نعلم أنّ إختبار الحمض النوويّ لم يكن صحيحًا. |
| Yakınlarda kamyon bile olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | نعلم بأنه لا توجد مسارات بالقرب من هناك، إذاً، |
| Bence ikimiz de... yalnızca onun sorumlu olmadığını biliyoruz, Mike. | Open Subtitles | أظن أن كلانا يعرف أنه ليس لوحده المسؤول يا (مايك) |
| Beni gördüğüne neredeyse gerçekten şaşırmış gibi görünüyordun ki ikimiz de bunun doğru olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | كدتَ تبدو مندهشاً بصدقٍ من رؤيتي، و كلانا يعرف أنّه ليس الواقع. |
| Henüz sihirli bir sayımız olmasa bile, uzmanlığın sadece pratik yapma süresiyle alakalı olmadığını biliyoruz. | TED | في الواقع، ليس لدينا رقم سحري، نحن نعرف أن إتقان مهارة لا يتعلق بعدد ساعات الممارسة. |
| Bunun senin küpen olmadığını biliyoruz. Neden bunun hakkında yalan söyledin? | Open Subtitles | حسنا نحن نعرف انه ليس قرطك لماذا كذبت بشأن ذلك؟ |
| Ziyaretçilerin Concordia'yı kullanma amaçlarının iyi bir şey için olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | اسمعوا، نعلمُ أنّه أيّما كان ينوي الزائرون استخدامَ "كونكورديا" لأجله، فهو ليس جيّداً. |
| Sam, hepimiz ikiz kardeşin olmadığını biliyoruz, ve açıkçası, bu rahatsız edici. | Open Subtitles | (سام) جميعنا نعرف أنك لا تملك أخ توأم، وبصراحة، الأمر مشوش. |