Senin de bunların bir parçası olmadığına inanmak benim için zor. | Open Subtitles | من الصعب علي تصديق أنك لست جزءًا من كل هذا. |
Sana yaptığım, söylediğim onca şeyden sonra... Hâlâ benimle arabalarda görüşüp, yardım etmeye çalışman... Senin de bunların bir parçası olmadığına inanmak benim için zor. | Open Subtitles | بعد كل ما فعلته لك، قلته لك... لازلت تقابلني في السيارات، تساعدني... من الصعب علي تصديق أنك لست جزءًا من كل هذا. |
Bunu her kim okuyorsa hastalıklı biri olmadığına inanmak zor. | Open Subtitles | من الصعب أن نصدق أن هناك مرضى شواذ الذين يقرأون فعلا هذه الاشياء |
Bu kadar devasa sert bir yapının daha önceleri burada olmadığına inanmak çok güç ama Avustralya'daki geriye kalan resiflerle karşılaştırıldığında bu resif daha çok genç. | Open Subtitles | من الصعب أن نصدق أن مثل هذه البنية الضخمة و الصلبة لم تكن هنا بشكل دائم, ولكن بالمقارنة مع بقية أستراليا هذه الشعاب حديثة جدا. |