Sadece Fransa'da çeyrek milyon farklı birimin olmasından ötürü, büyük çaplı bir değişim çok ciddi bir parçalanmaya neden olurdu. | TED | بوجود ربع مليون وحدة قياس مختلفة في فرنسا لوحدها، فإن أي تغيير يطبّق على نطاق واسع سيحتاج لحدوث اضطراب هائل. |
İzninizle, Bay Harrer, Reichssportsfuhrer adına ekipte böylesine büyük bir Alman kahramanın olmasından onur duyuyoruz. | Open Subtitles | هل لى أن أتكلم نيابة عن وزارة الرياضة. سنتشرف بوجود بطل ألمانى كبير فى الفريق. |
Anne ya da kız kardeşin meme kanserine yakalanmış olmasından daha yüksek bir risk faktörü. | TED | وهو عامل اقوى للاشارة الى احتمال اصابة المرأة بسرطان الثدي من كون المرأة تملك اختاً او اماً اصيبت بسرطان الثدي |
Kız arkadaşını kontrol et. Hippi olmasından başka bir mazereti yok. | Open Subtitles | تحقق من الخليلة ليس لديها أيّ عذر حقيقي عدا كونها حرّة |
Ve en kötü şöhretlilerinden olan genç bir Malili, Ahmad Al-Faqi suçlu bulundu fakat soykırım veya etnik temizlikten değil, Mali'nin en önemli kültürel miraslarından bazılarının yok edilmesini azmettirenlerden biri olmasından dolayı. | TED | وواحد من أكثر سيئي السمعة هو أحمد الفقي، وهو شاب من مالي ولم يُتهم بالقتل ولا التطهير العرقي، ولكن كونه واحد من المحرضين في حملة للقضاء على جزء من التراث الثقافي المهم لمالي. |
Onun buralarda olmasından hoşlandığını neden kabul etmiyorsun? | Open Subtitles | لمَ لا تعترف فحسب أنّكَ تحب وجودها بالجوار؟ إنّها مناسبة لكَ، وأنتَ بحاجة إليها |
Ama en çok Noel'in yılda sadece bir kez olmasından nefret ediyorum! | Open Subtitles | ولكن أكثر شيء أكرهه، هو عيد الميلاد لكونه مرة واحدة في السنة |
Bu, işinizden zevk almaktan, ofisinizde tilt makinesi olmasından öte bir şey. | TED | لأن الأمر يتخطى مجرد الاستمتاع بعملكم، أو توفر مكتبكم على لعبة الـفلِبر. |
Aslında sanırım boşanmış ebeveynlerinin olmasından hoşlanıyor. | Open Subtitles | حقيقة أنا أعتقد بأنها متفهمة بوجود والدين مطلقين |
Ve annelerinin evde olmasından çok memnun olacak iki çocuğu 60 yaşında. | Open Subtitles | وطفلين الذان سيكونا سعيدين بوجود أمهما في البيت |
Baş düşmanım olmasından bu kadar zevk alacağımı düşünmezdim. | Open Subtitles | لم يخطر في بالي يومًا أنني سأستمتع بوجود عدو لدود ضدي |
Şimdi insanların çoğu bunun sebebinin plastiğin tek kullanımlık ve ve nispeten daha ucuz olmasından kaynaklandığını düşünmektedir. | TED | والآن أكثر الناس تعتقد أن هذا بسبب كون البلاستيك مادة ترمى وأنها ذات أهمية قليلة |
Bu saçmalığın gözümün önünde olmasından bıktım. | Open Subtitles | اخبرتك لقد سئمت من كون هذا الوضيع متفوقا علينا |
Bir bebek için ailesinin birlikte olmasından daha iyi bir şey düşünebiliyor musun? | Open Subtitles | أيمكنك تخيل ما هو أفضل للطفل من كون والديه معاً؟ |
Sevdiğim büyük bir gizem var. Bilimdeki bu en büyük çözülmemiş gizem beni büyüledi, belki de kişisel olmasından kaynaklanıyor. | TED | أنا أحب الألغاز العظيمة و مفتون بأعظم الألغاز العلمية غير المحلولة ويمكن بسبب كونها شخصية |
Kurbanın beyaz bir kadın olmasından başka bağlantı yok. | Open Subtitles | ليس هناك علاقة أخرى مع الضحية سوى كونها أنثى بيضاء. |
Yani, bazı kızlar kalkar ve dünyada onun çıplak olmasından daha komik bir şey yokmuş gibi bir sigara yakar. | Open Subtitles | بعض الفتيات تجلس و تشعل سيجارة كما لو أن كونها عارية أمراً عادياً |
Sanırım bu, onun junkie ruhlu olmasından kaynaklanıyor. Doğal olarak paranoyaklaşıyor. | Open Subtitles | أنا حقاً سأفعل له شيئاً بسبب كونه مذعوراً |
Bağırsaklarınla ilgili benden daha fazla bilgiye sahip olmasından dolayı korkuya kapılmalı mıyım? | Open Subtitles | ينبغي على ذلك أن يُخيفني كونه يعلم أكثر مني عن أمعائكِ |
Onun buralarda olmasından hoşlandığını neden kabul etmiyorsun? | Open Subtitles | لمَ لا تعترف فحسب أنّكَ تحب وجودها بالجوار؟ |
Annem konusunda; burada olmasından nefret ettiğini biliyorum. | Open Subtitles | بشأن أمّي، أعلم أنّكِ تكرهين وجودها هنا تماماً. |
Bu canlı, Dünya'nın en ağır kemikli balığı olmasından dolayı, "Guiness Rekorlar Kitabı"'nda yer almaktadır. | TED | هذا الحيوان هو في "كتاب غينيس للارقام القياسية العالمية" لكونه يملك عظم السمك الأثقل في العالم |
Çünkü onun sihrinin insanı bile yiyebilecek kadar güçlü olmasından dolayı. | Open Subtitles | لأن سحره قوي وفعال جدا حتى أنه يستطيع أن يأكل رجلا |
Bir şey olmasından korkuyordu. Bana Dave'i anlattı. | Open Subtitles | كانت قلقة من حدوث أمر ما وأخبرتني عن دايف |
Herkesin özgüvensiz olmasından sıkıldım artık. | Open Subtitles | تعرفين , لقد تعبت جداً من أن يكون الجميع لا يشعر بالأمان تماماً |
Analistler geçici alım-satımların dünya borsalarında daha büyük kayıplara neden olmasından korkuyor. | Open Subtitles | "المُحللون قلقون أنّ رد التبادل المُتقلب قد يغمر أسواق العالم في خسائر أكبر." |