sizin son cinayet davanızda sessiz kalması için ona rüşvet verdiniz. | Open Subtitles | الذي رشوته للصمت في المحاكمة الماضية لجريمة القتل |
Son cinayet davanızda sessiz kalması için ona rüşvet verdiniz. | Open Subtitles | الذي رشوته كي يصمت في محاكمة القتل الماضية |
Benden ayrılması için ona rüşvet verdikten sonrasını mı kast ediyorsun? | Open Subtitles | تقصدين بعد أن حاولت رشوته ليتركني في حال سبيلي؟ |
Oh, Tamam. Kürtaj olabilmek için ona rüşvet verdim. | Open Subtitles | صحيح, لقد قمت برشوته حتى أحصل على الإجهاض |
ona rüşvet veremeyeceksiniz, tehdit edemeyeceksiniz ve vazgeçiremeyeceksiniz çünkü mahkemeye çıkana kadar onu göremeyeceksiniz. | Open Subtitles | لن تقوم برشوته و لا تهديده ولن تقوم بالتحدث معه لأنك لن تراه حتى يضع يظهر |
Atalarından kalan arazilerini size devretmiyordu, siz de değersiz ziynet ve likörlerle ona rüşvet verdiniz ve sonra da kafasına bir silah dayadınız. | Open Subtitles | لم يوقع على أراضي أجداده لقد رشوته بالحلي والخمور ثم وضعت المسدس في وجهه |
Gerçi işin sırrı ona rüşvet olarak tatlı vermek. | Open Subtitles | ولكن اذا رشوته ببعض الحلوى |
ona rüşvet verildiğini söyleyecek bir gardiyan bulun ve iyi bir ödeme yapın, daha sonra da öldürün. | Open Subtitles | جد سجّانا ليقول أنها قامت برشوته. ادفع له جيدا، ثم اقتله بعد ذلك أيضا. |
Bu argo. ona rüşvet vermiş demek. | Open Subtitles | انها لغة عامية المعنى انه قام برشوته |
Bu nedenle Lucas'la yalnız kalabilmek için ona rüşvet verdin! | Open Subtitles | فقمت برشوته من أجل " الإختلاء بـ " لوكاس |