| Yani, kızı degil, ama ona yakın olan biri, ona fiziksel olarak yakın olan biri. | TED | فإذا هي ليست إبنته، ولكنها شخص ما قريب منه جسدياً |
| O zaman Amthor'un yöntemlerini bilen bir çete olmalı ya da ona yakın birinden tüyo alıyorlardı. | Open Subtitles | هذا يوضح انه شخص يعرف اساليب امثور جيدا او يناسب شخص قريب منه جدا |
| ona yakın olmak, rahatsız etmek, eve dönmesini sağlamak için her şeyi yaptı. | Open Subtitles | أى شئ لتكون قريبة منه لتحصل عليه ،لتجعل له بيتاً |
| Tekrar ölmesi için ona yakın durmak istiyor. Morga geri dönmek zorundasın. | Open Subtitles | إنه يظل بالقرب منها ليتأكد من أنها ستموت مرة أخري , يجب أن تعودي إلي المشرحة |
| Köpek kaçırması size önemli görünmeyebilir ama bize ona yakın hissetmek için ne kadar çabaladığını gösteriyor. | Open Subtitles | لَكنَّه يُخبرُنا بأنّه للغاية يُحاولُ أَنْ يَشْعرَ قريب منها. هو كَانَ جريئَ بما فيه الكفاية إلى إقتحمْ فنائها الخلفي. |
| Ben de ona yakın olabilmek için filmde bir iş kaptım. | Open Subtitles | لذا قبلت العمل في الفيلم لكي يمكن أن أكون بقربها |
| Düşündün ki eğer ona yakın olursan, eğer ışığına katılırsan sonunda işe yarar şeyleri yapabilecektin. | Open Subtitles | بقربها كنت إذا أنك تظنين بجانبها ووقفتي مهمة أشياء ستفعلين |
| ona yakın olmak için Virginia'nın batısına taşınmış olabilir. | Open Subtitles | حسنا، لابد من انه انتقل الى غرب "فيرجينيا" لكي يصبح قريباً منها |
| Şehirde en iyi kahveyi yapan yeri bulup ona yakın bir yere taşındım. | Open Subtitles | وجدت افضل مكان للقهوة في البلدة ثم انتقلت الى منزل قريب منه |
| Son altı silah tasarısına karşı oy kullandım, eminim o bilir ya da ona yakın birisi. | Open Subtitles | أنا متأكده أنه هوا سوف يعرف أو شخص قريب منه |
| ona yakın olup korumak için, insanların beni yakalamasına izin verdim. | Open Subtitles | و لهذا السبب ، سمحتُ للبشر أن يقبضوا عليّ لأكون قريب منه ، لحمايته |
| ona yakın ve bize bilgi ulaştıracak biri. | Open Subtitles | شخص قريب منه و يمدنا بالمعلومات |
| Belkide ona yakın olursam tüm yaşamımın değişeceği fikrine kapılıyordum. | Open Subtitles | ربما لأني شعرت إذا سمحت لنفسي بأن أصبح قريبة منه ستتغير حياتي بأكملها |
| Yukarıda, kendimi ona yakın hissediyorum. | Open Subtitles | عندما أكون في الأعلى، أشعر بأنني قريبة منه. |
| Okulda bile olmak kendimi ona yakın hissettiriyor. | Open Subtitles | اشعر بالقرب منها بمجرد التواجد فى المدرسة |
| Sanki ona yakın olmaya falan çalışıyormuş gibiydim. | Open Subtitles | كما لو كنت أحاول أن أكون قريب منها أو شيء من ذلك القبيل |
| Bu olduğu zaman ona yakın olmanı istemiyorum. | Open Subtitles | ما تستحق وانا لا اريد لك الوقوف بجانبها عندما يحدث ذلك |
| ona yakın ol. | Open Subtitles | اريدك ان تظل قريباً منها |
| Şüphelimiz kurbanını her yerinden vurabilirdi ama kalbini seçiyor, öfkesinin merkezinde yer alan ona yakın biri tarafından incitildiğini sanıyoruz. | Open Subtitles | قاتلنا كان بإمكانه ان يطلق الرصاص على ضحاياه في اي مكان لكنه يختار القلب مما يدل على تعرضه للأذى من شخص قريب إليه |
| Yani maktul, ona yakın birinin saldırısına uğramış olabilir. | Open Subtitles | أوه، مما يعني أن الضحية قد تم هاجم من قبل شخص قريب لها. |
| Yani onu zehirleyen kişi ona yakın biri olabilir. | Open Subtitles | فترة طويلة من الزمن. هكذا كل من كان تسمم لها يجب أن يكون قريبا منها. |
| O yüzden ara sıra, ona yakın olan, beni ona götürebilecek insanları takibe başladım. | Open Subtitles | لذا أحياناً أتتبع من ,هم قريبون منه .فمن المحتمل أن يقودونني إليه |
| Daha da önemlisi ona yakın olmak ve onu korumak için. | Open Subtitles | كل الأسباب تدفعك للبقاء قربها وإبقاء عينك عليها |
| Şüphelimiz kurbanı her yerinden vurabilir ama kalbini seçiyor, şiddet merkezinde ona yakın biri tarafından kalbinin kırıldığını sanıyoruz. | Open Subtitles | كان بوسع الجاني أن يطلق النار على ضحاياه في أي مكان لكنه اختار القلب,ليشير الى أنه تأذى من قبل أحد المقربين له و ذلك الشخص هو مركز حنقه |
| - ona yakın birini bulmamız gerek. | Open Subtitles | -نحتاج الحصول على شخص مقرب منه |
| Senin ona yakın olman, konuşması için kendini daha rahat hissetmesine sebep olabilir. | Open Subtitles | بقائكِ على مقربة إليها ، قدّ يشعرها بمزيد من الرّاحة ، عن الأفصاح بما داخلها. |