Internette viral oldun çünkü birinin canını yaktın onlar için bir artı. | Open Subtitles | اصبحت معروفا لانك قد تغلبت على قرف احدهم وهذه اضاافة بالنسبة لهم |
İçlerinden bazıları kendi vadilerinde onlar için bir daha asla iş olmayacağını öğrendi. | Open Subtitles | "والبعض تعلم آلا يفعلها قط" "لن يكون هناك عمل بالنسبة لهم في واديهم" |
Onlar için, bir kaç gün gibi gelecektir ama bizim eksiklerini çözmek için yüzlerce yıla ihtiyacımız var. | Open Subtitles | بالنسبة لهم سيبدو مثل بضعة أيام لكننا سنحظى بمئات السنين لنحل عيبهم |
onlar için bir şeyler kayboluyordu. İnsanlar kayboluyordu. | Open Subtitles | بالنسبة لهم ، الأشياء تختفى والأشخاص تختفى |
Sıradan bir yaz öğlesi onlar için bir kabusa dönüşüverdi. | Open Subtitles | بالنسبة لهم, صيف بسيط أصبح بعد الظّهر كابوسًا |
Bize eziyet eden zayıflık, sefaletimize, acılarımıza yol açan şey onlar için bir kazanç! | Open Subtitles | إنهم القيد الذى يحكُمنا سبب تعاستنا معاناتنا مكسب بالنسبة لهم |
Attım çünkü düşündüm ki, eğer yapmazsam hala onlar için bir şeyler hissettiğimi düşüneceksin. | Open Subtitles | وأنا فعلت هذا لأني أفترض، أنه إذا لم أكن فعلت ذلك، انها تجعلك تشعري وكأني لا يزال أكن المشاعر بالنسبة لهم. |
Bize bir farkı olmayacak ama onlar için bir talih kuşu. | Open Subtitles | لا تمثل فرقا بالنسبة لنا، ولكنها ثروة بالنسبة لهم. |
Zaman batılı bir konseptir. onlar için bir şey ifade etmiyor. | Open Subtitles | الوقت هو مبدأ غربي لايعني أيّ شئ بالنسبة لهم |
Hepsi ahlaka değer veren insanlar ve sen onlar için bir deli fişeksin. | Open Subtitles | فهم أناس محترمون و انتا بالنسبة لهم مجرد طفل همجي و مجرم |
Dehanın, onlar için bir şeylere değeceğini sanmıştım. | Open Subtitles | ظننت أن عبقريتك سوف تُساوي شيئاً بالنسبة لهم |
Yakındalar, ama sen onlar için bir yabancısın. | Open Subtitles | إنهم قريبين منا ، لكنك غريب بالنسبة لهم |
onlar için bir diva, dev, tanrıçayım. | Open Subtitles | انا كالإله العملاق بالنسبة لهم |
Fakat onlar için bir bakire, saf altın değerindedir. | Open Subtitles | والعذراء .. بالنسبة لهم تدر ربحا كبيرا |
Bu durumun onlar için bir sorun teşkil etmediği ortada! | Open Subtitles | لكنها لا تبدو مشكلة بالنسبة لهم |
Bunun onlar için bir anlama gelmediğini söylediler. | Open Subtitles | وقالوا انه غير منطقي بالنسبة لهم |
onlar için bir açıdan önemli olmalıyım. | Open Subtitles | لا بد و إنني مهم بالنسبة لهم لسبب ما |
onlar için bir atık olan bu madde fakat bizi de içeren, sonradan evrilen hayvanlar için yaşam nefesiydi. | Open Subtitles | بالنسبة لهم, لم يكن الأوكسجين سوى ناتج عرضي ولكن بالنسبة للحيوانات التي تطورت لاحقا, ومن ضمنها نحن كان الأوكسجين, نفس الحياة |
Ama önce onlar için bir şeyler yapmalıyım. | Open Subtitles | عندما أقوم بعض الترتيبات بالنسبة لهم. |
Diğer bir deyişle, bu onlar için bir TV programı değil. | Open Subtitles | rlm; بكلمة أخرى، rlm; هذا ليس برنامجاً تلفزيونياً بالنسبة لهم |