Ekibinin Onu kurtarmak ve ekibi bir arada tutmak için yaptıkları plana gösterdikleri bağlılığı hissedebiliyordu. | TED | لقد استطاع الشعور بالتفاني والتواصل مع فريقه تجاه مشروعهم والذي كان عن إنقاذه وللم شمل الطاقم معاً. |
Eğer Onu kurtarmak istiyorsan çocuğu nerde sakladığını söylersin. | Open Subtitles | .. لكن إذا كنت تريد إنقاذه فإخبرني إلي أين أخذ الفتي |
Onu kurtarmak istediğini biliyorum, ...ama onu kurtarırsan, Avalon'a sınırsız bir güç vermiş olacaksın. | Open Subtitles | أعلم أنك تريد إنقاذها ولكنك بهذا تعطي أفالون سلطة مطلقة |
Madem tehlikeli birisi, neden Onu kurtarmak pahasına canını tehlikeye atıyorsun. | Open Subtitles | حسناَ لو كان كذلك خطراَ جداَ لم تخاطر بحياتك لإنقاذه ؟ |
Onu kurtarmak için elimden gelen her şeyi yapmazsam kendimi asla affedemem. | Open Subtitles | لن أستطيع مسامحة نفسي إذا لم أفعل أي شي أقدر عليه لإنقاذها |
Karımı kaybettim. Onu kurtarmak için yapabileceğim hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | لقد فقدت زوجتى , ولا يوجد هناك أى شىء افعله حتى أنقذها |
Takım arkadaşlarımızdan birinin başı belaya girerse Onu kurtarmak bizim görevimiz. | Open Subtitles | إذا كان واحد من رفاقنا يحصل في ورطة, من واجبنا لانقاذه. |
Önümüzdeki altı ay için, o, bu süreçte kendi hayat kaybedene kadar o Onu kurtarmak için çalışır ve üzerinde | Open Subtitles | لمدة الستة أشهر القادمين ستحاول أن تنقذه مرة تلو الأخرى إلى حين أن تخسر حياتها جراء هذه العملية |
Onu kurtarmak için yardımına ihtiyacı var zaten birilerini kurtardık belki bu aklını başına toplamana yardımcı olur özür dilerim | Open Subtitles | أريدك ان تُساعدنى لكى ننقذها لأننا بالمقابل قد أنقذنا شخص ربما يجعلك هذا تغير من رأيك |
Tamam, olur. Eğer onları öldürürsek Onu kurtarmak daha kolay olur. | Open Subtitles | حسناً , لا بأس , إذا قتلناهم , حينها سيكون إنقاذه أسهل بكثير |
Ama bir kahramanın etrafında bu kadar fazla kaldığında Onu kurtarmak için şansınız oluyor. | Open Subtitles | لكن حين تبقى بجانب البطل مدة كافية ويمكن أن تتاح لك فرصة إنقاذه |
Onu kurtarmak, kurtarmaya çalışmak istiyordum ama çok ağır olmasından ve beni aşağı çekmesinden korktum. | Open Subtitles | أردتُ إنقاذه حاولت إنقاذه كنتُ خائفه من أن يكون ثقيلاً وحسبت أنهُ سيغرقني معه |
Denemek ve en kısa zamanda onlardan Onu kurtarmak için her neden, olarak Triad yapmanız gerekir dedi. | Open Subtitles | وهذا من الأسباب التي تجعلنا نحاول إنقاذها وحمايتها منهم قي أقرب وقت ممكن وهذا ما قاله الثالوث |
Ve Onu kurtarmak için dansöz gibi kıvırdın. | Open Subtitles | لقد أقحمت بنفسك داخل عقدة من أجل إنقاذها. |
Peki, Onu kurtarmak için orada değilsem neden şimdi ölü değil? | Open Subtitles | إذاً لو لم أكن هناك لإنقاذه, إذاً لماذا هو ليسَ ميتاً؟ |
Onu kurtarmak için yapabileceğin tek şey var. | Open Subtitles | لإنقاذه. فقط شيء واحد الذي أنت يجب أن تعمل. |
Adrenalin vererek zehirlenmeyi yavaşlatabilirim fakat Onu kurtarmak için panzehir hazırlamak gerek. | Open Subtitles | الآن، استطيع إبطاء تأثير السم بالادرينالين ،لكن لإنقاذها ،فسوفَ أحتاج إلى ترياق |
Onu kurtarmak için kalbini verirsen burada kalman gerektiğini biliyorlar. | Open Subtitles | يعرفون أنّك إذا منحتَ قلبك لإنقاذها سيتحتّم عليك البقاء هنا |
Aldığım onca eğitime rağmen Onu kurtarmak için elimden hiçbir şey gelmedi. | Open Subtitles | ورغم كل ما أعرفه، لم يكن... لم يكن بيدي حيلة كي أنقذها |
Sonra, İngilizlerin Onu kurtarmak üzere... uzman bir ekip göndermesi için mükemmel bir bahane yaratacaktı. | Open Subtitles | وثانيا بمنح الانجليز المبرر لارسال فريقا لانقاذه |
Ona yararlı yapmak istedim , Onu kurtarmak. | Open Subtitles | أرادت أن تستفيد منه أن تنقذه |
- Onu kurtarmak zorundaydık. | Open Subtitles | عن طريق أسطوانة وقود سريع الاشتعال ويجب أن ننقذها |
Bir adamın hayatı tehlikedeydi, ve Onu kurtarmak benim görevimdi. | Open Subtitles | حياة رجل كانت على حافة الخطر وكانت مهمتي أن أنقذه |
Tabii ki Onu kurtarmak için çabalayacağız ama hem zor olacak hem de size pahalıya patlayacak ve tıbbi malzemeler gelene kadar burada yatacak. | Open Subtitles | يمكننا محاولة انقاذه ولكن سيكون الأمر مكلفاً وصعباً وسنضطر أن نرسل في طلب بعض المعدات الخاصة والصغيرة للغاية. |
Onu kurtarmak için yapmak zorundaydım. Başka şansım yoktu. | Open Subtitles | لقد إضطررتُ لفعل ذلك , لأنقذها لم يكن هناك خيار آخر |
Duyduğun suçluluktan dolayı Onu kurtarmak istedin. | Open Subtitles | أردتِ أنقاذه من الذنب و وضعها بين أقدامي |
Onu kurtarmak zorundayız ama yardımınıza ihtiyacım var. | Open Subtitles | يجب أن ننقذه و أحتاج مساعدتكم |
Onu kurtarmak için tercih sizin güzel eşi bankacılık am nedeni budur. | Open Subtitles | لهذا أن أعرض على زوجتك اللطيفة أن تنقذها |
Ve bu önemli bir an, çünkü yavaş yavaş insanların gidip yardım etmek ya da Onu kurtarmak istemelerini sağlamaya çalıştık. | TED | وهذه لحظة مهمة، لأننا أردنا أن نغرس في المشاهد غريزة أن يذهب ويساعد، أو ينقذه. |