Bu aşağılığın onu senden almasına izin verme. | Open Subtitles | لا تُعطي هذا الوغد فرصة ليأخذ ذلك منك. |
Elbette onu senden duymayı tercih ederdim. | Open Subtitles | بالطبع كنت أفضل أن أسمع عن ذلك منك |
Elbette onu senden duymayı tercih ederdim. | Open Subtitles | بالطبع كنت أفضل أن أسمع عن ذلك منك |
Ya bize bilmek istediğimiz şeyi söylersin ya da onu senden almaları için bütün aletlerini kullanmalarına izin vereceğim. | Open Subtitles | إما أن تخبرنا بما تعرف وإلا سأدعهم يستخدمون كل ما لديهم لانتزاع هذا منك |
Eğer sürekli dinleyeceksen, onu senden alırım. | Open Subtitles | سآخذ هذا منك اذا استمريت في السماع اليه طوال الوقت |
onu senden onu öldüren çocukların nefreti aldı, ve sen onu sevginle geri döndürmeye çalıştın. | Open Subtitles | الأولاد الذين قتلوه, كرههم أخذه منك. وتريدين إعادته بحبك؟ |
Eğer camları ve kapıları kilitleyip onu senden uzak tutabilseydim, yapardım. | Open Subtitles | لو كان باستطاعتى أن أوصد الأبواب والنوافذ كى أصونها بعيداً عنك لكنت فعلت |
Haa soğuktu. onu senden geri almam gerekecek. | Open Subtitles | اريدُ إستعادة ذلك منك |
onu senden almalarına izin verme. | Open Subtitles | لا تدعهم يأخذوا هذا منك |
Sakıncası yoksa, onu senden alacağım. | Open Subtitles | إن أذنت الآن، سآخذ هذا منك. |
onu senden alayım. | Open Subtitles | دعيني آخذ هذا منك |
Alayım onu senden. Başka ne var? | Open Subtitles | سأخذ هذا منك |
Buna göre, büyükbaban Tanrı'ya kavuştuğunda, bu devasa ev senin demektir ve kimse asla onu senden alamayacak. | Open Subtitles | هذا يعنى عندما يذهب لمقابلة المسيح ذلك البيت الكبير يصبح ملكاً لكِ ولا أحد يستطيع أخذه منك |
Bu taş için bir gezegeni diz çöktürmüşken onu senden almak çok daha kolay olacaktır. | Open Subtitles | ,والآن بما أنني دمرت كوكباً لأجل هذا الحجر أعتقد أن أخذه منك سيكون مهمة أسهل |
Daha büyük ve güçlü biri gelip onu senden aldı ve yapabileceğin hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | أتى أحد أكبر و أقوى و أخذها بعيداً عنك و لم يكن هناك شيء تستطيع فعله حيال ذلك |
onu senden geri alacağım. | Open Subtitles | سأخذه بعيداً عنك |