Zaman zaman onu ziyaret ediyorum ama beni tanımıyor. | Open Subtitles | أزورها بين الحين والآخر، ولكنها لا تستطيع أن تميزني. |
Eğer iyi ise, onu ziyaret edeceğim ve birkaç hediye daha vereceğim. | Open Subtitles | إذا هي بخير، أنا أودّ أن أزورها و أعطيها الهدايا |
onu ziyaret edenleri hatırlamanızı umuyordum. | Open Subtitles | كنت آمل أن تتذكر إن كان هناك أحداً قد زارها |
onu ziyaret etmemi istedi. | Open Subtitles | و طلب مني أن أأتي لزيارته الأجازة القادمة |
Bütün gün orada oturup, arkadaşının onu ziyaret etmesini bekliyor. | Open Subtitles | تجلس هناك طوال اليوم في إنتظار صديقها ليأتي لزيارتها |
Belki de doktor onu ziyaret edip, bir şeyler vermişti. | Open Subtitles | لا أدري، ربما زاره الطبيب أو أن أحدهم أعطاه شيء ما |
Bölge Savcısı Denis Vogel'ı oldukça yakından tanırdım çünkü davalarla ilgili hep onu ziyaret ederdik. | Open Subtitles | و عرفت المدعي العام دينيس فوغل جيداً لأننا كنا نزوره من أجل القضايا هو كان نوعاً ما جزءاً من أخبارنا |
Bana neler yaptığını arkadaşlarının kim olduğunu ve kimlerin onu ziyaret ettiğini sordular. | Open Subtitles | سألوني ما الذي يفعله ومن هم أصدقائه ومن الذي يزوره |
Pazar günü onu ziyaret etmek için kullanmayı planlıyordum. | Open Subtitles | كنت أنوي أن أستعملها لكي أزورها يوم الأحد |
Çok uzak bir yer değil. Hem hep onu ziyaret etmemi istiyor. | Open Subtitles | و هي ليست ببعيدة, و هي دائما تقول أنه يجدر بي أن أذهب و أزورها |
D.C.'e gelip istediğim zaman onu ziyaret edebileceğim, tamam mı? | Open Subtitles | يمكنني أن آتي إلى العاصمة و أزورها متى أردت ، حسناً ؟ |
Hapisteyken onu ziyaret edenlerin listesini alabildin mi? | Open Subtitles | هل حصلت على لائحة من زارها أثناء تواجدها في السجن؟ |
Günlerdir, geceleri onu ziyaret eden bir melekten bahsediyor. | Open Subtitles | قالت أن ملاكاً زارها في الليل ولأيام |
Neden Keiper'ın yakınlarda onu ziyaret edip etmediğine bakmıyoruz? | Open Subtitles | -لمَ لا نرَ إذا زارها (كايبر) في الآونة الأخيرة؟ |
Henüz bilmiyorum. Mümkün olduğunca çabuk gelip onu ziyaret etmeye çalışacağım. | Open Subtitles | لا أعرف بعد سأحاول أن أعود لزيارته بأسرع ما يمكنني |
En yakın arkadaşı bunları alır, onu ziyaret ederdi. | Open Subtitles | صديقها المفضل يجب أن يأخذهم ويذهب لزيارتها |
Kulaklık takan adam, geçen hafta onu ziyaret etti. | Open Subtitles | رجلنا ذو سماعة الأذن زاره الأسبوع الماضي |
- Neden onu ziyaret etmiyorsun? | Open Subtitles | ربما ينبغي لنا أن نزوره ما من داع لذلك |
Hastanede yattığı süre içerisinde, bir doktorun iki haftada bir onu ziyaret ettiğini biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنه عندما كان في المستشفى كان هناك طبيب يزوره مرتين بالإسبوع |
Son zamanlarda onu ziyaret etmen çok hoş. | Open Subtitles | إنه لشئ جميل منك أن تزورها كثيرا مؤخرا |
Önümüzdeki yedi ay boyunca her gün, onu ziyaret ettim ve kitaplar aldım. | TED | يومياً ولمدة سبعة أشهر متتالية، كنتُ أزوره وبحوزتي الكتب. |