Erkek, zamanda geriye doğru yolculuk yapıp onun hayatını kurtarmaya çalışır. | Open Subtitles | فيسافر الفتى عبر الزمن محاولاً إنقاذ حياتها |
İkincisi Rebecca ile ilk tanıştığımızda onun hayatını kurtarmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | المرة الأولى التى قابلت فيها ريبيكا كانت حين أردت إنقاذ حياتها |
onun hayatını kurtarmaya çalışan sağlık ekibindenim. | Open Subtitles | أنا المسعفة التي حاولَت إنقاذ حياتها |
Bu saatler, valilik telefonunda onun hayatını kurtarmaya çalışırken harcanabilirdi. | Open Subtitles | ساعات يمكن ان أقضيها على الهاتف مع مكتب المحافظ في محاولة إنقاذ حياته |
Katil öldürmüyordu; onun hayatını kurtarmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | القاتل لم يكن يقتل كان يحاول إنقاذ حياته |
Sonra onun hayatını kurtarmaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | و بعد ذلك حاولتي إنقاذ حياتها |
onun hayatını kurtarmaya yardım etmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | -إنني أحاول المساعدة في إنقاذ حياتها . |
Sadece onun hayatını kurtarmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | كل ما أردت فعله هو إنقاذ حياته |
Hayır, onun hayatını kurtarmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | لا. لقد كان يحاول إنقاذ حياته. |
onun hayatını kurtarmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أحاول إنقاذ حياته |
Biz onun hayatını kurtarmaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحاول إنقاذ حياته |
- onun hayatını kurtarmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | -كنت أحاول إنقاذ حياته |