Bu ilk iki sayının ortak bir noktası var: Onlar, otobiyografik sayı adı verilen sayılar. | TED | يوجد شيء مشترك بين العددين الأول والثاني: هما يعرفان بأعداد السيرة الذاتية. |
Tabii, siz ve Gaugin'in ortak bir noktası var değil mi? | Open Subtitles | من المؤكد أن ثمة شيء مشترك بينك وبين "غوغان". أليس كذلك؟ |
Ama hepsinin ortak bir noktası vardır. | TED | ولكن يوجد شيء مشترك بين كل هذا: |
New Canaan'da herkesin ortak bir noktası vardır. | Open Subtitles | كلّ من في "كنعان" الجديدة يحمل شيء مشترك. |
Siz, ben, güneş, yıldızlar, gördüğümüz herşeyin ortak bir noktası var. | Open Subtitles | أنت وأنا والشمس والنجوم وكل شيء نراه لديه شيء واحد مشترك |
Belki de bu kurbanların hepsinin ortak bir noktası vardır? | Open Subtitles | ربما هناك شيء مشترك بين هؤلاء الضحايا |
İkinizin de ortak bir noktası var. | Open Subtitles | أنتما الإثنين لديكما شيء مشترك |
Sanırım hepimizin ortak bir noktası var. | Open Subtitles | أعتقد أننا جميعا لدينا شيء مشترك |
O zaman ikimizin ortak bir noktası var demektir. | Open Subtitles | اذن عندنا شيء مشترك. |
Öyleyse ikinizin ortak bir noktası var. | Open Subtitles | إذن، أنتما لديكما شيء مشترك. |
McKernon motorları ile bu şirketin ortak bir noktası var. | Open Subtitles | محركات (ماكورنين) و شركته لديهما شيء مشترك... |
Dilleri, derilerinin rengi, birbirinden ne kadar farkı olursa olsun herkesin ortak bir noktası vardı: | Open Subtitles | الجميع, بالرغم من كل اختلافاتهم لغاتهم, لون بشرتهم كان عندهم شيء واحد مشترك كانوا يشربون إلى الثمالة كل ليلة |
Yanlış pozitiflik veya öteleştirmenin ortak bir noktası varsa o da şu: hepsi kalıplaşmış tepkiler. | TED | إذا كان هناك طابع واحد مشترك بين الاستغراق في تدبر المشاعر أو قمعها أو الإيجابية الزائفة فهو الآتي: إنها كلها استجابات جامدة. |
Ama hepinizin ortak bir noktası var: ; | Open Subtitles | ولكن هناك شيء واحد مشترك بينكم |