"otobüslerden" - Traduction Turc en Arabe

    • الحافلات
        
    kullanılacak otobüslerin sokakta ki diğer yerel otobüslerden görünür bir şekilde fark edilebilir olmaları önemliydi. TED أن تكون هذه المركبات التي تعمل في ممرات المواصلات السريعة مميزة بصريا عن شوارع الحافلات المحلية
    O Amerika hakkında ne inandıklarıydı... ...otobüslerden sekiz saat yolculuk geçirdiler, ...Ağustos'un ortasında Washington'da güneşin altında ayakta durdular. TED إن ماآمنوا به بشأن أمريكا هو ما جعلهم يسافرون في الحافلات ل8 ساعات ليقفوا تحت الشمس في شهر أغسطس في واشنطن.
    Şu yöne doğru gidiyoruz ve otobüs durağına varıyoruz, ve şu büyük otobüslerden birine biniyoruz. Open Subtitles كيف تذهبين للمنزل ؟ نذهب لهذا الطريق ثم نصل لمحطة الحافلات و نركب إحدي الحافلات الكبيرة 82 00:
    otobüslerden, gürültüden on galonluk kafamın içindeki değişmez hayal kırıklıklarımdan ve kendimden uzaktık. Open Subtitles بعيداً عن الحافلات والضوضاء والإحباط المستمر في رأسي ونفسي
    Ticari otobüslerden uzak dur. Onlar, seni sıkı kontrolleri olan ana kapılara götürürler. Open Subtitles ابتعد عن الحافلات الحكومية وابتعد عن الطرق الرسمية وكمائن الشرطة
    Gece müdürü dışarı bakar ve sayısal olarak sonsuz yolcu taşıyan sonsuz büyüklükte otobüslerden sonsuz bir sıra görür. TED نظر المدير الليلي إلى الخارج ورأى عدداً لانهائياً من الحافلات اللانهائية الكبيرة والتي يحتوي كل منها على عدد لانهائي مماثل من الركاب.
    Bu otobüslerden 295 tanesini baştan sona dizdiğinizde, ne kadar çekildiğini anlayacaksınız. TED إذا سطرتم 295 من أولئك الحافلات الانوف الى الذيل , ذلك حوالي كيف تبعد خلفا من ذلك الذي كانت .
    otobüslerden atlamak zorunda değilim! Open Subtitles لم يكن من المفترض ان اقفز من الحافلات
    Hey! Bu otobüslerden hangisi San Antonio ya gidiyor? Open Subtitles أحتاج أن أعرف أيّ من هذه الحافلات يذهب إلى "سان أنطونيو".
    - Yani, oraya giderek otobüslerden korunabiliriz. - Çok iyi olur. Open Subtitles يُمكننا أن نتسكع آمنين من الحافلات
    Ama bu bazen kafa karıştırıcı oluyor özellikle de yanan otobüslerden bebekleri çıkardığı zamanlar. Open Subtitles وهذا يصبح مربكًا في بعض الأحيان، خصوصا عندما يقوم بإخراج الأطفال من الحافلات المحترقة. لكن...
    Tanrım, otobüslerden nefret ediyorum. Pekâlâ, plan ne? Open Subtitles في الحافلات , يا إلهي كم أكره الحافلات
    diye düşündü. Birkaç hafta sonra, arkadaşım bir insan kalabalığının içinde kucağında küçük oğlu ile ilerlemeye çalışıyordu oğlunu otobüsteki yabancıya verebilmek için. Saraybosna'dan ayrılacak son otobüslerden biri olan bu otobüsün çocuğunu güvende olacağı bir yere götürecekti. TED وبعد عدة أسابيع ، كانت صديقتي في تجمع من الناس .. تتدافع معهم حاملة طفلها الرضيع بين ذراعيها .. لتسلمه لشخص غريب على متن إحدى الحافلات .. وكانت تلك الحافلة آخر حافلة تغادر سراييفو .. كانت تأخذ الأطفال إلى مكان آمن خارج المدينة.
    Şef herkesi otobüslerden uzak tutuyor. Open Subtitles الرئيس منع ركوب الحافلات
    Tedarik zincirini otobüslerden Carlito'ya birleştirmek parayı adama bağlamak istiyoruz. Open Subtitles علينا تجميع سلسلة شحن من الحافلات وإلى (كارليتو) لربط المال بالرجل.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus