"oynamanın" - Traduction Turc en Arabe

    • لعب
        
    • للعب
        
    • التسلية
        
    • ممارسة
        
    Hmm, size günlerce bilgisayar oyunu oynamanın gerçekte sağlığınız için iyi olduğunu söylemeyeceğim. TED حسنًا، أنا لن أقول بأن لعب ألعاب الفيديو يوميًا مفيدٌ للصحة.
    Bunlar genç ayçiçekleri, ve yaptıklarını oynamanın dışında başka bir tabirle açıklayamazsınız. TED ان زهور عباد الشمس الصغيرة هذه تقوم بما تقوم به هنا لا لشيء يمكن وصفه الا بأنه لعب
    Önemli olan, polo oynamanın askerin liderlik eğitimine katkısının olması. Open Subtitles إن لعب البولو يعتبر تدريب كبير تدريب للضابط على القيادة هذا ما أعنيه
    Bu okula girmeden, senin burada oynamanın bir yolu yok. Open Subtitles لا يوجد طريقة للعب ليس هنا ليس في هذه المدرسة
    Ve bütün oyunların oyununu oynamanın bir yolu. TED إنها في الواقع طريقة للعب اللعبة، للعب كل اللعبات.
    oynamanın tersinin çalışmak olduğu gibi bir algıya sahibiz. TED لدينا ذلك المفهوم أن نقيض التسلية هو العمل.
    Barb'ın evliliği sallantıdayken arkadaşlık kartını oynamanın... Open Subtitles اتظن لعب دور الصديق بينما زواج بارب غير مستقر
    İyi misin? Etrafta erkekler olmadığı müddetçe twister oynamanın hiçbir manası yok.. Open Subtitles لايمكنك لعب التويستر الا اذا كان هنالك فتيان بالجوار
    Rakibinin oynama şansı olmazsa oyun oynamanın ne eğlencesi kalır ki? Open Subtitles ما المـرح في لعب مباراة هنالك إذا المتتبع الآخر لم يحصل على فرصة كبيرة؟
    Beyler, bu bilim sergisi bana, loto oynamanın ne kadar aptalca olduğunu gösterdi Open Subtitles رفاق، معرض العلوم أخبرني كم هو غبي لعب اليانصيب.
    İnan bana o dış kapının mandallarıyla disk itme oyunu oynamanın dışında istediğim hiçbir şey yok. Open Subtitles صدقني، لا شيء أفضله عن لعب شافلبورد معك بالكعك ، حسنا؟
    "Surgeon General, futbol oynamanın sağlığınıza zararlı olduğunu savunuyor." Open Subtitles قرر وزير الصحة أن لعب كرة القدم أمر مجازف لصحتك
    Sonuç rastgele olacaksa oyun oynamanın anlamı ne? Open Subtitles ماهي الفائدة من لعب اللعبة اذا كانت النتيجة عشوائية؟
    Bir daha hokey oynamanın münkün olmadığını söylüyorum. Tabi yaşamak istiyorsan. Open Subtitles ما أقوله هو أنك لن تتمكن من لعب الهوكي ثانيه
    Pro Kupa'da oynamanın tek kötü yanı adadan taşınmak. Open Subtitles لكن الشيء الوحيد السيء في لعب البرو بول هنا هو الحاجة للعودة الى المنزل
    Çocuklarımla oyunlar oynamanın yolunu arıyorum bunu yapabilmek için. TED أبحث عن طرق للعب مع فتياتي في المنزل للقيام بذلك.
    oynamanın amacı bu. Yoksa neden skor tutasın ki? Open Subtitles انه السبب الوحيد للعب وإلا لماذا نواصل التسجيل؟
    Bu rolü, yaşın önemi olmadan oynamanın bir yolunu arıyorum. Open Subtitles أنا أبحث عن طريقة للعب هذا الدور بحيث أن العمر لا يشكل أي فارق
    Yalnızca 90'larda kahramanı oynamanın bir işe yaramadığını öğrenmesi gerek. Open Subtitles هو يحتاج فقط أن يدرك أن التسعينات ليست بالفترة المناسبة للعب دور البطل
    Winnie hayatında ilk kez keşfetmenin... soru sormanın, oynamanın özgürlüğünü tadıyordu. Open Subtitles للمرة الأولى وينى شعرت بالحرية للإكتشاف لطرح الأسئلة , للعب
    İnsanlar kartlarla oynamanın sadece eğlence için olduğunu düşünür. Open Subtitles يظن الناس يلعبون الورق هي لمجرد التسلية والألعاب.
    O, oyun oynamanın duygusunu yakalamak istiyordu. Bu yüzden, oyuncuların önüne onlar oyun oynuyorken kamera kurdu. TED أراد إلتقاط المشاعر أثناء ممارسة الألعاب. وهكذا ، وضع كاميرا أمام اللاعبين، أثناء اللعب.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus