Kağıt oynayamıyor. Ama çok güzel binalar çiziyor. | Open Subtitles | لا يستطيع لعب الورق، لكنّه يرسم بنايات رائعة. |
Sıradan bir sporu oynayamıyor! | Open Subtitles | . هو لا يستطيع لعب الرياضات الحركية |
Tenis oynayamıyor. Yemek pişiremiyor. | Open Subtitles | هو لايعرف أن يلعب تنس .. هو لا يعرف يطبخ |
Neden oğlun bebekle oynayamıyor? | Open Subtitles | لما لا يستطيع إبنك أن يلعب بعروسته ؟ |
Ona bakmadığım zamanlarda oyun bile oynayamıyor. | Open Subtitles | لا يمكنه اللعب إلا إذا كنت معه |
Anneannem. Ne yazık ki oynayamıyor. | Open Subtitles | لسوء الحظ أنها لم تلعب. |
En çok da Andy için kötü. O kadar çok ıskaladı ki, ...orijinal para kutusunu oynayamıyor. | Open Subtitles | الأمرُ أسوأ بالنسبة لـ (آندي)، فقد أخفقَ كثيراً لدرجةِ أنّه لا يستطيع لعب اللعبة الحقيقيّة. |
O aptal akademi için yıllık 40 bin dolarımı heba ettim ama Robbie hâlâ tenis oynayamıyor. | Open Subtitles | أفرغ 40 ألف دولار في السنة أسفل المرحاض على أكاديميته الغبية، (روبي) ما زال لا يستطيع لعب التنس. |
Birinci kalede oynayamıyor. | Open Subtitles | -لأنه لايستطيع أن يلعب في البداية |
Ralph çok fazla meyve suyu içtiği için oynayamıyor. | Open Subtitles | (رالف) لا يمكنه اللعب لأنه شرب العصير بكثرة |
Mesele şu ki Ryder'a zayıf verdin ve bundan dolayı futbol takımında oynayamıyor. | Open Subtitles | المهم أنك جعلت (رايدر) يرسب ولهذا لا يمكنه اللعب فى الفريق |
Beraber olduğunuz zaman, oynayamıyor. | Open Subtitles | -إذا أصبحتم معا ً هى لم تلعب |