"oyun oynamaya" - Traduction Turc en Arabe

    • للعب
        
    • لألعب
        
    • لتلعب
        
    • لعب الالعاب
        
    • على محاولة وقاسية
        
    • خداعنا
        
    • وتلعب لعبة
        
    • ممارسة الألاعيب
        
    • فكرتِ فى
        
    • للألاعيب
        
    • اللعب
        
    Ve 10 yıl fazladan zamanla, belki de biraz daha fazla oyun oynamaya zamanınız olabilir. TED وبالعشر سنوات الإضافية ربما سيكون لديكم وقتاً كافياً للعب المزيد من الألعاب.
    Sadece bir düğmeye basarak oyun oynamaya hazır milyonlarca insan bulamadığınız bir dünyayı hiçbir zaman bilmeyecek. TED لن تعرف أبدا عالم لا تضغط فيها أزرارا وتصل إلى ملايين الناس جاهزين للعب
    Columb'un Şovalyelerindeki büyük şövalye gibi biri ve dışarı sadece oyun oynamaya çıkıyor. Open Subtitles أنه فارس مهم في فرسان كولومبوس ولا يذهب الا للعب الـ فارو
    Dışarıya oyun oynamaya gittiğimde çocuklar oyunu bırakıp gitmemi istedi. Open Subtitles عندما خرجت لألعب.. طلب مني الأطفال التوقف عن اللعب والرحيل.
    Arkadaşların dışarıya oyun oynamaya çağırıyor! Open Subtitles أصدقاؤك يريدوا أن يعرفوا إن كنت ستخرج لتلعب مهم
    O yüzden oyun oynamaya gerek yok. Open Subtitles لذلك لا نحتاج الى لعب الالعاب
    Bize oyun oynamaya cüret edemez. Open Subtitles انه لن تجرؤ على محاولة وقاسية لنا.
    bizimle iyi anlaşırsanız pişman olmazsınız, ancak oyun oynamaya kalkışırsanız tanrı yardımcınız olsun. Open Subtitles لو تعاونت معنا بأمانة ,فلن تندم, ولكن ,كان الله فى عونك لو حاولت خداعنا.
    İçtenlikle seni üst kata, benimle panzehir için oyun oynamaya davet ediyorum. Open Subtitles أنا أدعوك للقدوم للطابق العلوي وتلعب لعبة معي للحصول على الترياق
    Hayatını kurtarmak için küçük bir oyun oynamaya değmez mi? Open Subtitles أليس أنقاذ حياتك يستحق للعب قليلاً؟ ما الذي تريد مني أن أفعله؟
    Okuldan sonra bazı çocuklar beni oyun oynamaya çağırdı. Open Subtitles لقد دُعيت للعب مع بعض الفتيان بعد المدرسه
    Bak, toplum içinde görünmek zorundasınız, anlıyorum, ama benim oyun oynamaya vaktim yok. Open Subtitles انظر.. حفاظا على مظهرك العام ليس لدىّ وقت للعب
    Bir anda canın babalık yapmak mı istedi? Nasıl bir baba, oğlunu oyun oynamaya götürdüğü bir evde havuzda yabancının tekiyle bir başına bırakır? Open Subtitles أي نوع من الآباء الذي يصطحب إبنه لموعد للعب ، و يتركه مع غريباً في المسبح ؟
    Bunu 15 dakikada yapabilirdik. oyun oynamaya da zamanımız kalırdı. Open Subtitles كان من الممكن أن ننهيه في 15 دقيقة وحظينا بمتسع من الوقت للعب
    Sizin gibilerle oyun oynamaya vaktim yok. Open Subtitles ليس لدي وقت للعب ! مع رجال مثلكـم، إني رجل منشغل
    Onu oyun oynamaya çağırdık. Gidip onunla oynasana. Open Subtitles لقد دعوناها هنا لتلعب، لذا اذهبن للعب
    Ben buraya oyun oynamaya gelmedim. Open Subtitles .ليس بالضبط أنا لم أحضر الى هنا .لألعب لعبة التخمين
    oyun oynamaya mı geldin, sadaka istemeye mi? Open Subtitles هل أتيت لتلعب أم من أجل الصدقة ؟
    Adam oyun oynamaya bayılıyor. Biliyorum. Open Subtitles لأنك تعرفين (دانييل سانتوس) فهو يحب لعب الالعاب
    Bize oyun oynamaya cüret edemez. Open Subtitles انه لن تجرؤ على محاولة وقاسية لنا.
    Bize oyun oynamaya çalıştıklarını bildiğimiz sürece... - Bir adım önlerinde olabiliriz. Open Subtitles طالما نعرف أنّهما يحاولان خداعنا نستطيع أنْ نسبقهما بخطوة
    İçtenlikle seni üst kata, benimle panzehir için oyun oynamaya davet ediyorum. Open Subtitles أنا أدعوك للقدوم للطابق العلوي وتلعب لعبة معي للحصول على الترياق
    Hayır dersen, oyun oynamaya çalışırsan, beni oyalamaya çalışırsan, çeker giderim ve iş avukatlara geçer. Open Subtitles تحاولين الرفض أو ممارسة الألاعيب أو تماطلين أخرج من هنا غلى المحامي هل بيننا اتفاق ؟
    Bana oyun oynamaya kalkarsan eğer... Open Subtitles ، وإذا حتى فكرتِ فى تخطيتي
    Gördüğün gibi oyun oynamaya vaktim yok. Open Subtitles كما ترين، ليس لدي الوقت للألاعيب

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus