Griffin, beni pantolonunun üzerinde olduğunu inandırana kadar sana doğru bakmayacağım. | Open Subtitles | جريفن , انا لن انظر اليك حتى تؤكدلي انك لابس بنطالك |
Tatlım, sende olup bende olmayan tek şey pantolonunun içindeki. | Open Subtitles | عزيزى، الشئ الوحيد الذى تملكه وليس عندى، ما بداخل بنطالك |
Her darbe, her çığlık, pantolonunun içine her damla işemek. | Open Subtitles | كل ضربة، كل الصراخ، كل قطرة من شخ في سرواله. |
Richie'nin pantolonunun bilek hizasındaki şu sarı yapışkan tozu görüyor musunuz? | Open Subtitles | كما تريان هذا المسحوق الأصفر الدبق على بنطاله منتشراً بارتفاع الكاحل؟ |
Eğer bir iş adamıysan neden pantolonunun arkasında lanet bir silahın var? | Open Subtitles | تعرف، إذا أنت رجل أعمال، لماذا لديك مسدس في ظهر سروالك اللعين؟ |
pantolonunun üzerinden sesin gelmiyor. | Open Subtitles | ما هذا ؟ أنا لا استطيع سماعك من خلال بنطالك |
pantolonunun bu durumu görmesinden utandığın için mi çıkardın? | Open Subtitles | و بعض الجوز هل كنت مُحرج كثيراً لذا لم تدع بنطالك يشاهد ؟ |
Eğer ellerini bir daha pantolonunun içinde görürsem seni bağlayıp lanet olası gardıroba tıkacağım. | Open Subtitles | لو رأيت يديك ترقص في بنطالك مرة أخرى أنا سوف أقيدك و أرميك في خزانة الملعونه |
Eee, pantolonunun üstünde olup olmadığını söylemek ister misin? | Open Subtitles | هل تريد ان تخبرنى أذا ما أبقيت بنطالك فى مكانة ؟ |
Hey, Robbie, sana pantolonunun beden ölçüsünü söyleyim mi? | Open Subtitles | مرحبا, روبي, اريد ان اسألك ما قياس بنطالك |
Çünkü ortalama bir erkek... sağa sola savrularak yürür ve pantolonunun içindeki yüzünden. | Open Subtitles | لان الذكر المتوسط من الرجال يتجول معة طفل داخل سرواله. بعمر سنتان فى تلك المنطقة |
Siyah kabzalı gümüş renkli bir silahtı pantolonunun içine sokmuştu. | Open Subtitles | لدي... صورة مسدس فضي مع قبضة سوداء دس في سرواله |
pantolonunun arkasına soktuğu siyah kabzalı, gümüş renkli bir silah taşıyordu. | Open Subtitles | كان لديه مسدس فضي مع قبضة سوداء مدسوس خلف سرواله |
Onu tüm gün boyunca elleri pantolonunun içinde dolaştığını görüyorum. | Open Subtitles | فقط أراه يتمشى في الجوار ويديه داخل بنطاله كل الوقت |
Döşemenin üzerindeydiler ve çocuğun pantolonunun önü çözüktü. | Open Subtitles | كانا على الأرضية وسحّابة بنطاله مفتوحة، ومع ذلك كانت مرتدية ملابسها |
Lanet olsun dostum! Adamın üstünde 15.000. bir çek var. pantolonunun cebinde 15.000. | Open Subtitles | اللعنة يمتلك شيكاً ب 15 ألفاً في جيب بنطاله |
Elim pantolonunun içindeki koca dağın üstünde ve şu an seni soyuyorum. | Open Subtitles | يدي على ذلك الجبل الكبير الذي بداخل سروالك وانا افتح سحابك الان |
Malını pantolonunun içinde, gözünü de ganimette tut. | Open Subtitles | ابقي على عضوك في سروالك وعيونك على الجائزة |
pantolonunun içine elini sok ve aletini dışarı çıkar. | Open Subtitles | عليك ان تصل الى سروالك وتسحب عضوك للخارج ايتها العاهرة |
Eşcinsel olma durumunu da düşünerek şu çorapları pantolonunun altına koy. | Open Subtitles | ضع هذي الجوارب تحت ملابسك الداخلية في حال انه منحرف |
pantolonunun nerede olduğunu bilmiyorum ama iç çamaşırın ocaktaki çaydanlığın içindeydi. | Open Subtitles | أنا لا أعرف حيث السراويل الخاصة بك، لكننا لم نجد الملابس الداخلية الخاصة بك في وعاء على الموقد. |
pantolonunun paçaları ıslaktı, kirlenmişti. | Open Subtitles | البنطال كان مدسوساً في الأسفل مغطى بالتراب |
Bunu, kurbanın pantolonunun arka cebinde buldum. | Open Subtitles | وجدتُ هذه بداخل الجيب الخلفي لبنطال الضحية |
pantolonunun paçasını yukarı kaldır. | Open Subtitles | انها ليست من ستة الي واحد ارفع بنطلونك لتظهر الساق. |
Bunun pantolonunun içine sok. | Open Subtitles | -نعم,الصق هذا ببنطالك |
Sikin pantolonunun dışına sarkıyor. | Open Subtitles | حسنا, قضيبك يبرز خارج ملابسكَ الداخلية. |
'Kızım, pantolonunun ceplerini karıştır.' dedi. | Open Subtitles | شىء اخبرنى , يا فتاة اذهبى و فتشى فى سروالة |