"parıltısını" - Traduction Turc en Arabe

• ضياء
• توهج
• بريق
• بريقها
• وهج

O sıcak sevgi parıltısını yaşamayacaktım
ضياء الحب الدافيء هذا

Hepiniz geceleyin gökyüzüne bakıp milyonlarca ölü yıldızın parıltısını görmüştür.
كلكم تطلعتم لسماء هذه الليلة ورأيتم توهج العديد من النجوم الميتة

Son mertebeye ulaşan birisi kendi vücut parıltısını yaratabilir yaratabileceği bu güzelliğin de sınırları yoktur!
... شخص الذي بلغ المستوى النهائي ويمكن أن يجعل له كله توهج الجسم... جمال انه سيكون قادرا لخلق سيكون بدون حدود.

Gözlerindeki merhamet parıltısını gördüm bir an.
يوجد بريق من الإنسانية هناك

Yakutlarından bazılarını tutmayı başarmış olsa da serveti kesinlikle parıltısını kaybetti.
ورغم أنّه استطاع الاحتفاظ ببعض الياقوت، إلّا أنّ ثروته قد خسرت بلا ريب جزءًا جيدًا من بريقها.

Yoğun çalışmalarla bile bu nefret ve öfke parıltısını saklamak mümkün olmaz.
حتّى مع التدريب الشامل، لا يمكن للمرئ إخفاء وهج الكره والغضب.

Doğanın parıltısını nereden aldığını hiç merak ettiniz mi?
هل تساءلت يوما كيف يحصل طبيعة توهج لها؟

Ve iyi eğitimlilerdir... bir dürbünün parıltısını farkedebilirler.
.... وهم مدربين على كشف بريق العدسة

- Annesinin parıltısını almış.
-لديه بريق والدته .

İlişkimiz gitgide kötüleşiyor. Neşemiz parıltısını kaybediyor.
الإعجاب يتلاشى، والأشياء تفقد بريقها كما تعلم؟

O, parıltısını kaybetmeye başladı ve sen onu biraz parlatmaya çalıştın.
لقد فقدت بريقها وأنت رميتها من أجل شيئًا اقل لمعانًا

Klasik olarak gece avcıları olan kediler yansıtıcı bir tabakayla evrimleştiler. Bu tabaka, gözün algılayabileceği ışık miktarını maksimuma ulaştırır ve mükemmel gece görüşünü sağlamakla birlikte kedilere özgü göz parıltısını verir.
القطط، صيادة ليلية كلاسيكية تطورت أعينها مع طبقة عاكسة تضخم كمية الضوء، لتتمكن العين من الكشف منحها ذلك رؤية ليلية ممتازة، بنفس القدر الذي يتميز به وهج عيونها