Sen bir annesin, onu senden aldığı için Emily parmaklıklar ardında olmalı. | Open Subtitles | أنتِ أم وإيميلي عليها أن تكون خلف القضبان على ما أخذته منكِ |
Ona en sevdiği pembe giyisisini giydirmiştim ve burada parmaklıklar ardında bir senelik cezamı çekerken bana eşlik etmek üzereydi. | TED | وقد ألبستها فستانها الأرجواني المفضل، واصطحبتها معي لتقضي معي هذا الحكم بالسجن عامًا خلف القضبان. |
Bana her yumruk atanı kodese atsam, eyaletin yarısı parmaklıklar ardında olurdu. | Open Subtitles | إذا سجنت كل رجل لوح بيده علي نصف سكان البلدة سيكونوا خلف القضبان |
Gördüğünüz gibi, parmaklıklar ardında çocuklarını ne kadar özlediğini ve sevdiğini göstermek için yapabileceği fazla şey yok. | TED | ترون، لم يمتلك الكثير ليقدمه وراء القضبان للتعبير عن اشتياقه وحبه لأطفاله. |
Sefil hayatlarının geri kalanını parmaklıklar ardında geçirecekler. | Open Subtitles | الذين سيمضون ما تبقّى من حياتهم البائسة وراء القضبان |
Eğer bu adamın, hayvanları, sizin emirlerinizle serbest bıraktığına dair kanıt bulursam, ...hayatınızın geri kalanını parmaklıklar ardında geçirirsiniz. | Open Subtitles | ماذا لو إكتشفت أنه كان يحرر الحيوانات بناءّ على أوامرك سأتأكد أنك ستمضى حياتك خلف القضبان |
Kıymetli gençliğimi parmaklıklar ardında geçirebilirim. | Open Subtitles | إذا كان يجب عليّ أن أقضي البقية من شبابي الغالي خلف القضبان |
Ama sanırım, kendisi bu yüzden demir parmaklıklar ardında. Evet. | Open Subtitles | ولكن أعتقد، أنّ هذا هو السبب لبقائه خلف القضبان |
"Kadınlar parmaklıklar ardında" filmini hiç seyretmiş miydin? | Open Subtitles | لقد كنت قلقة عليك جداً هل شاهدت فيلم نساء خلف القضبان ؟ |
Umarım, bundan daha önce parmaklıklar ardında olur. | Open Subtitles | على أمل، أن يكون خلف القضبان قبل ذلك بفترة طويلة |
Maalesef bu sürecini parmaklıklar ardında cinayetle yargılanarak geçireceksin. | Open Subtitles | وهذا سيكون خلف القضبان تقضي المؤبد بتهمة جريمة |
Başka bir yerde olduğunu gösterecek kaya gibi sağlam bir şahidin yoksa derslerin geri kalanını parmaklıklar ardında verirsin. | Open Subtitles | دعني أوضح لكَ أمراً في حالة لم تكن لديكَ حجّة غياب دامغة بوجودكَ بمكان آخر فإنكَ ستقضي بقيّة أيام تدريسكَ خلف القضبان |
Hayatımızın geri kalanını parmaklıklar ardında geçireceğimizi söylediler. | Open Subtitles | لقد قالوا أننا سنقضي بقية حياتنا خلف القضبان |
Yakında parmaklıklar ardında olacaksın ve en iyi kısmı duymak ister misin? | Open Subtitles | ستكون خلف القضبان قريباً وتريد أن تسمع أفضل جزء؟ |
Acınası hayatının kalanını parmaklıklar ardında mı geçirmek istiyorsun? | Open Subtitles | اتريد أن تمضي كل حياتك البائسة خلف القضبان ؟ |
Siz de günahsız yere parmaklıklar ardında yatanlardan mısınız? | Open Subtitles | إن أنتَ إلاّ رجل بريء آخر خلف القضبان دون سبب مقنع |
Daha iyi olmamı sağlayan tek şey, onun parmaklıklar ardında olduğunu bilmemdi. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي جعل الأمر أفضل كان معرفة بأنّه خلف القضبان |
Şimdi bile, parmaklıklar ardında, haklı olduğunu düşünüyorsun... | Open Subtitles | حتى الآن و أنت خلف القضبان أنت تظن أنك محق |
- Günü atlattık. Bu planın arkasındaki kişiler şu an parmaklıklar ardında. | Open Subtitles | لقد نجحنا في مهمتنا اليوم والمسؤولان عن هذا وراء القضبان |
Hayatının geri kalanını parmaklıklar ardında geçirebilme gerçeğiyle karşı karşıya kalmıştı. | Open Subtitles | انه يواجه مصيره الآن بقضاء بقية حياته وراء القضبان |
Sen mahkemede suçlu bulunup hayatının kalanını parmaklıklar ardında geçirmek üzere olan tutuklu bir sanıksın. | Open Subtitles | أنت متهم في السجن على وأشكت أن تخسر أمام المحكمة وستقضي بقية حياتك وراء القضبان |
Bunu parmaklıklar ardında bir gün bile geçirmemiş biri söylüyor. | Open Subtitles | -يقولها رجل لم يقضى يوم خلف القبضان , أنتَ تُعرض موكلتك للسجن |