Ve buna cinayeti de eklersen, hayatının geri kalanını parmaklıklar arkasında geçireceksin. | Open Subtitles | لو أضفت القتل إلى تلك القائمة فسوف تقضي بقية حياتك خلف القضبان |
Ona teslim olmasını söyle, yoksa hayatının geri kalanını parmaklıklar arkasında geçirecek! | Open Subtitles | أخبريه أنه من الأفضل أن يسلم نفسه أو سيقضى بقية حياته خلف القضبان |
Ülkemizi berbat etmeye çalışan insanlar... ..çok yakında parmaklıklar arkasında olacak. | Open Subtitles | الذين يحاولون تدمير بلادنا وامتنا سرعان ما سيكونون خلف القضبان الوزير هنا يا سيدي |
Her ne kadar tuhaf gelse de ömrünüzü parmaklıklar arkasında geçirmeniz fikrine tahammül edemiyorum. | Open Subtitles | يبدو غريباً لا استطيع دعم فكرة خلف القضبان |
O yüzden şu anda parmaklıklar arkasında. | Open Subtitles | هذا هو السبب في انه وراء القضبان ونحن نتكلم. |
Karanlık ve huzur içinde, neredeyse parmaklıklar arkasında değilmişsiniz gibi hissediyorsunuz. | Open Subtitles | عندما يحلّ الظلام والسكينة تشعر بأنكَ لستَ محتجز خلف القضبان |
Tuhaf gelse de ömrünüzü parmaklıklar arkasında geçirmeniz fikrine tahammül edemiyorum. | Open Subtitles | فالوضع يبدو غريباً فلا يمكنني تخيلكِ خلف القضبان |
Senin parmaklıklar arkasında kalmanı sağlayacak tanığın bir arkadaşıyım. | Open Subtitles | انا صديق للشاهد الذى كان على بعد خطوات ليبقيك خلف القضبان. |
Bolan, Blackwater eyaleti hapishanesinde en az 25 yılını parmaklıklar arkasında geçirecektir. | Open Subtitles | بولان سوف يقضي ع الأقل 25 عاما خلف القضبان في سجن البلاك ووتر الرسمي |
Hayatının kalanını parmaklıklar arkasında geçirmek istemiyorsan bana her şeyi anlatmalısın. | Open Subtitles | إن أردت تجنب قضاء بقية حياتك خلف القضبان |
Bu avluda büyüdü o küçük çocuk şimdi ise demir parmaklıklar arkasında. | Open Subtitles | الفتي الصغير الذي كَبر في هذا الفناء هو الأن خلف القضبان. |
Bazı iyi şeyler, parmaklıklar arkasında bile yapılabilir. | Open Subtitles | بعضالأعمالالجيدةيمكنأنجازها، حتى من خلف القضبان. |
Bazı iyi şeyler, parmaklıklar arkasında bile yapılabilir. | Open Subtitles | بعضالأعمالالجيدةيمكنأنجازها، حتى من خلف القضبان. |
Bu herif parmaklıklar arkasında tek yapmamız gereken orada kalmasını sağlamak. | Open Subtitles | أن هذا الرجل خلف القضبان وكل ما علينا فعله هو جعله هناك |
Birçok insan ölecek ve siz de bebeğinizi parmaklıklar arkasında doğuracaksınız. | Open Subtitles | الكثير من الناس سيموتون وسينتهي ذلك أن تلِدي هذا الرضيع خلف القضبان |
Bu hesaba göre, müşterilerinizin çoğu parmaklıklar arkasında olmalıydı, öyle değil mi? | Open Subtitles | ،عن طريق هذا القانون العديد من زبائنك ،يجب أن يكونوا خلف القضبان أليس كذلك؟ |
Oğlunuzu vuran polis şimdi parmaklıklar arkasında. | Open Subtitles | الطابق الذي أطلق النار على ولدك يقبع خلف القضبان |
Ya da belki ben senin amirine başka şeylerle birlikte sahtekarlık yüzünden parmaklıklar arkasında olması gereken bir kadınla çıkan en yeni dedektifi hakkında ne düşündüğünü sormalıyım. | Open Subtitles | أو ربما ينبغي علي أن أسأل رئيسك بما يظنه حول محققه الجديد الذي يواعد فتاة من المفروض أن تكون خلف القضبان بداعي الإحتيال |
Senin o gücünü elinden alıp herhangi bir suçlu gibi demir parmaklıklar arkasında görmekten daha fazla bir şey beni mutlu edemez. | Open Subtitles | وليس هناك شيء من شأنه أن يسعدني أكثر من أن أراك تتنحى. وراء القضبان مثل أي جاني. |
Gelecek sene bu zamanlar, tatili parmaklıklar arkasında geçirebilirim. | Open Subtitles | السنة القادمة نفس هذه اللحظه قد أقضي العطلات وراء القضبان |
Anlamıyor musun? Bizim için tek yaşam parmaklıklar arkasında. | Open Subtitles | الحياة الوحيدة أمامنا ستكون وراء القضبان |