Sinyal bu taraftan geliyor ama havadaki şeker partikülleri alıcımda parazit yapıyor. | Open Subtitles | لقد سلك هذا الطريق لكن جزيئات السكر المنتشرة بالجو تشوش على مستشعري |
Hatta şu anda siz bu odada otururken karanlık madde partikülleri vücudunuzun içinden geçiyor olabilir. | TED | في الواقع، على الأرجح تتخلل جزيئات المادة المظلمة جسدك الآن بينما أنت جالس في هذه الغرفة. |
Bu partikülleri kazıyıp tam spectrometre ile ne tip bir halojen olduğunu anlayabilecekmiyim bir bakacağım. | Open Subtitles | سأقوم بكشط الجسيمات لأرى إن كان قياس أطياف الكتلة سيحدد ماهية الهالوجين |
Silah üzerinde bulunan bazı partikülleri barındırıyor olabilirler. | Open Subtitles | سأرى لربما قد إبتلعت بعض من الجسيمات التي كانت على سلاح الجريمة |
Bu bir su küresi ve etrafındakiler de kir partikülleri. | TED | إنها كرة من الماء، وهذه جسيمات الأوساخ. |
Oksipitalın bu parçasında kristal partikülleri var. | Open Subtitles | هناك جسيمات بلورية على هذا الجزء من العظم القذالي. |
Mukus partikülleri, virüsleri, olası alerjenleri temizler. Ve bu ufacık cilia hareket ederek mukusu dışarı taşır. | TED | المخاط يحبس الجزيئات و الفيروسات و المواد التي قد تسبّب الحساسية و هذه الأهداب الصغيرة تحرّك و تخرج المخاط من الرّئة. |
İnsan vucudunun çoğunluğu sudan yapılmıştır, ama biraz metal partikülleri de içerir. | Open Subtitles | ,أغلب جسم الإنسان مكون من الماء لكنه أيضا مكون من بعض جزيئات المعادن |
Laboratuarında daha önce hiç görmediğim yabancıl atomik partikülleri saptadık. | Open Subtitles | إكتشفنا وجود جزيئات ذرية غريبه داخل معمله جزيئات لم أراها من قبل |
Ateş kuşu göründüğünde, güneş ışıkları yüksek enerjili mezon partikülleri yollar. | Open Subtitles | عندما يظهر طائر النار، إنفجارت شمسية يصدر منها جزيئات الميزون الغريبة الغنية بالطاقة |
Vurulmasından sonra, kurbanın üzerine yerleşmiş olan geri sıçrama partikülleri. | Open Subtitles | إنهم جزيئات في الإنفجار الإرتدادي التي إلتصقت بالضحية بعد إطلاق النار عليه |
partikülleri ve katı cisimler kaynama noktasında yüzeye çıkacaklar. | Open Subtitles | و ألتقط المواد الصلبة و الجسيمات أثناء غليانها |
Gizemli ve karmaşık suçları çözmeye yardım etmek için böcekleri ve partikülleri incelerim. | Open Subtitles | بشأن تحليل الحشرات و الجسيمات للمساعده في حل الغموض والجرائم المعقده. |
Bu doğa olayı, güneş rüzgarlarının elektrik yüklü partikülleri atmosfere girdiği zaman ortaya çıkar. | Open Subtitles | هذه الظاهرة تحدث عندما الجسيمات المشحونة من الرياح الشمسية تدخل الغلاف الجوي |
Kırınım ölçerine. Dr. Brennan bana verdiği kristalli partikülleri hatırlıyor musun? | Open Subtitles | إذاً أتذكرين الجسيمات البلورية التي أعطتني إياها الد. |
Huon partikülleri, Racnoss enerjisi, matrislerindeki genişleme, | Open Subtitles | جسيمات " هيون " طاقة " ريكنوس " امتداد لمصفوفات السبات |
Ben partikülleri temizleyeceğim. | Open Subtitles | سأقوم باخذ عينات للبحث عن جسيمات |
Maktulün ayakkabı ve elbisesinde polietilen ve polistiren partikülleri vardı. | Open Subtitles | إذاً فقد كانت هناك جسيمات لـ"البولي إثيلين" و"بولستايرين" على حذاء وملابس الضحية. |
partikülleri rahatsız etmediğimizden emin olmalıyız. | Open Subtitles | نُريد أَن نتأكّد من إننا لا نزعج الجزيئات. |
Titan'ın atmosferindeki bu moleküller kırılıyor ve birleşip sis partikülleri meydana getiriyorlar. | TED | و تلك الجزيئات في أعلى طبقات غلاف "تايتان" يتم تكسيرها, ونتائج التكسير تتحد معا لتصنع جزيئات ضبابية. |
Tanrinin partikülleri. | Open Subtitles | الجزيئات الإلهية. |