Sen pastanın son dilimisin ve tüm bu erkekler de kafeteryadaki şişko çocuklar. | Open Subtitles | أنت آخـر قطعة من الكعكة و كـل هؤلاء الرجـال فتيـان سِمـان في المقصـف |
pastanın nasıl dilimlendiğinden bahsetmek, pastayı nasıl daha da büyütebileceğimizi düşünmekten daha az müsbet, daha az iyimser hissetmemize yol açıyor. | TED | إنه شعور أقل إيجابية، أقل تفاؤلا، للحديث عن كيف قسمت الكعكة بدلاً من التفكير في كيفية جعل الكعكة أكبر. |
Umarım kızmazsın, pastanın kalanını ben aldım. | Open Subtitles | آمل بأنّك لا تمانع، ولكن أخذت ما تبقى من الكعكة |
Yani bu devasa Alman çikolatasından yapılmış pastanın içinde kimse saklanmıyor? | Open Subtitles | إذا لا يوجد شيء مختبئ بداخل كعكة الشوكولاته الألمانية العملاقة ؟ |
Eğer iç karartıcı bir Dünya'da isek, doğru. pastanın daha da büyütülmesinin imkansız olduğu bir Dünya. | TED | حسناً. هذا صحيح اذا كان هذا عالم محبط حيث ان هذه الفطيرة لا يمكن جعلها اكبر |
Sorun değil. Bu pastanın tadına bakmak için can atıyorum. | Open Subtitles | لا مشكلة لا استطيع الأنتظار لتذوق هذة الكعكة |
Neden diğer çocuklara beraber pastanın üstüne mumları koymuyorsun? | Open Subtitles | لماذا لا تتسكّع مع الشباب وأنا سأضع الشموع على الكعكة ، حسناً؟ |
Ama asla ve asla o pastanın güzelliğinden kendime pay çıkarmadım. | Open Subtitles | ولم يخطر ببالي أن اطالب بملكية تلك الكعكة |
Kız zaten pastanın içinden fırladı ve herkes bir parça aldı. | Open Subtitles | لقد قفزت الفتاة من الكعكة وحظي الكل بقطعة منها |
Belki de roket gemisini pastanın içine gömebiliriz. | Open Subtitles | ربما نتمكن من دفن سفينة الصّواريخ داخل الكعكة |
pastanın, dikkatini çekmek için yeterli olacağını düşünmeliydim. | Open Subtitles | كان عليّ أن أعرف أن الكعكة سوف تجعل الأمور أسهل |
Havai fişek olayı ve boruya saplanması pastanın üzerindeki çilek gibi oldu. | Open Subtitles | الألعاب النارية والتخوزق كانوا فقط جليد على الكعكة. |
pastanın mumlarını yakacak bir şey getirmeyi unutmuşum. | Open Subtitles | نسيت أن أحضر شيئاً لكي نشعل الكعكة أمركِ حضرة الربّان |
O pastanın tadı kazanmanın verdiği tattan daha iyi, değil mi? | Open Subtitles | هذه الكعكة طعمها أفضل من الفوز ، أليست كذلك؟ |
Yerinde olsam pastanın o tarafını yemem. | Open Subtitles | لم أكن لآكل هذا الجانب من الكعكة لو كنت مكانك |
Şimdi pastanın niye geldiğini anladım. | Open Subtitles | حسناً , الآن الكعكة لها معني أتمانعان بأن تعطينا دقيقة |
pastanın üzerindeki dekoratif şekerleri yiyip, sıkıntısını öyle atan Karma. | Open Subtitles | هي التي تقدر على أكل مايعادل وزنها في كعكة الصقيع. |
Bir pastanın içindeki her bileşeni biliyor olabilirsiniz, ama sonra oturup yediğinizde, hâlâ haz alırsınız. | TED | يمكنك أن تعرف كل مكونات قطعة من كعكة الشوكولاتة، ومن ثم عند الجلوس وتناول تلك الكعكة، لازال بامكانك تشعر بتلك المتعة. |
Hani hep pastanın seni mutlu edeceğini düşünürsün ya. | Open Subtitles | أتعرفين كيف إعتقدتِ دائما أن الفطيرة تجعلٌكِ سعيدة ؟ |
pastanın yerini biliyorum, biraz getireyim mi? | Open Subtitles | أعلم أين هو الكيك , هل أذهب و أتي لنا بقطعه؟ |
...ve sonra pastanın içinden daha küçük bir pasta ile bir striptizci çıkıyor. | Open Subtitles | وثم تخرج من تلك الكيكة متعرية أخرى تحمل كيكة أصغر |
pastanın hâli ne? | Open Subtitles | ما الذي حصل للكعكة ؟ |
Hadi. O aptal pastanın üzerindeki mumları söndür. | Open Subtitles | هيا ، اطفئهم على هذه التورتة الغبية |
Yüzüğümüz yok, pastanın üzerinde Darlene ve Lunn yazıyor ve sis makinesi çalışmıyor. | Open Subtitles | الخاتم لم يصل بعد "والكعكة مكتوب عليها "دارلين و لان وآلة البخار لا تعمل |