Antlaşmanın uygulanamaz hale gelmesi durumunda pazarlık masasına tekrar oturmaya da hazırlıklı olmaları gerekir. | TED | ان الاطراف المتحاربة عليها ان تستعد للعودة دوما الى طاولة المفاوضات اذا كانت الاتفاقية المبرمة غير شاملة او كافية |
Berlin'in Batı bölümlerindeki Sovyet ablukasının, müttefikleri pazarlık masasına geri döndürmek için yeterli olacağından emindi. | Open Subtitles | كان واثقا أنّ الحصار السوفيتي لقطاع برلين الغربي سيكون كفيلاً لإجبار الحلفاء الجلوس على طاولة المفاوضات مجددًا |
Sanborn'un da ihmale katkıda varmış. - Tam bir başarı olmasa da pazarlık masasına tekrar oturmamızı sağlamaya yeter. | Open Subtitles | قد لا يكون انتصاراً شاملاً ، لكنه يكفي لإعادتنا على طاولة المفاوضات من جديد |
Sayın Hakim, PlatacoStillman'ı pazarlık masasına oturtmak bir yılımızı aldı. | Open Subtitles | حضرة القاضية, لقد لزمنا عاماً كاملاً لإحضار بلاتاكوستيلمان إلى طاولة المفاوضات |
Biz çok korkmuştuk onlardan. pazarlık masasına koşa koşa oturdular. | Open Subtitles | لقد أخفناهم بشدة، وهرعوا نحو طاولة المفاوضات. |
Artık savaşma gayretlerini kaybetmiş durumdalar ve bu yüzden pazarlık masasına oturmak zorunda kaldılar. | Open Subtitles | لم يعد لديهم القدرة على مواصلة جهودهم الحربية, وهذا أجبرهم للجلوس على طاولة المفاوضات. |
Alcina, başkanın Bud'ı ara. Ona Linda'yı pazarlık masasına oturtmasını söyle. | Open Subtitles | (ألسينا), إتصلي برئيسكِ (بود), و أخبريه أن يعود بـ(ليندا) إلى طاولة المفاوضات |
Onları pazarlık masasına zorlama ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | لدفعهم إلي طاولة المفاوضات |