Ve bu iki farklı adam arasında pek beklenmedik bir şey oldu. | Open Subtitles | وربما قد حدث شيء غير متوقع آخر بين هذين الرجلين المختلفين تماماً |
Bu pek beklenmedik bir şey. Yapılması gereken, yanılsamalı plazmid katılmasına izin vermek için yapıyı doğrusallaştırmak. | Open Subtitles | حسنًا، الأمر غير متوقع في الواقع، كل ما يجب فعله هو تخطيط الهيكل.. |
Bu pek beklenmedik bir şey. | Open Subtitles | . أعتقد أن هذا أمراً غير متوقع قليلاً |
Bu, doğrusu pek beklenmedik ve tuhaf. | Open Subtitles | هذا فقط غير متوقع وغريب |
(Kahkahalar) Bu, bilirsiniz, pek beklenmedik idi. (Kahkahalar) Fosfat gruplarının arasındaki hidrojen bağları aracılığı ile bir arada duruyordu. | TED | (ضحك) وكان هذا، تعلمون، غير متوقع ممن هو على مستوى العالم... (ضحك) -- وإذاً، كانت مرتبطة مع بعضها البعض بروابط هيدروجينية بين مجموعات الفوسفات. |