Pencerenin dışında sadece fırtınanın topladığı toz sürüleri olmasına rağmen | Open Subtitles | بينما لا يبدو خارج النافذة سوى عصف التراب العاصفة تتشكل |
Güneş gözlüklü adam Pencerenin dışında. | Open Subtitles | هذا الرجل بالنظارات الشمسية خارج النافذة |
Pencerenin dışında ayakta dikilmiş. Ay ışığında beklediğini söyledi annesi. | Open Subtitles | أخبرتني أنه وقف خارج النافذة تحت ضوء القمر |
O kadar uzun zaman boyunca kavga ettik ki, Pencerenin dışında mevsimler değişti. | Open Subtitles | تشاجرنا لفترة طويلة الفصول تغيرت خارج النافذة |
Alpler dışında en zor pistler bu Pencerenin dışında. | Open Subtitles | إن المرض الغريب هو خارج هذه النافذة أدركت. |
Pencerenin dışında bir şey gördüğümü sandım. | Open Subtitles | ظننت أني رأيت شيئاً خارج النافذة |
Aklım Pencerenin dışında asılı duruyordu. | Open Subtitles | كان عقلي معلقا خارج النافذة |
Tabii Pencerenin dışında bir Greg Louganis yoksa. | Open Subtitles | أو أن " جريج لاجنوس " خارج النافذة |
Gece 4'te, Pencerenin dışında. | Open Subtitles | خارج النافذة, الرابعة صباحا |
Yani ben içeri girdim, ve Rob'un yarısı Pencerenin dışında, pantolu ayak bileklerine kadar inmişti. | Open Subtitles | ...لذا فقد حضرت و(روب) كان بمنتصف الطريق خارج النافذة وسرواله ساقط إلى أسفل كاحليه |
Pencerenin dışında. | Open Subtitles | خارج النافذة |
Pencerenin dışında... | Open Subtitles | خارج النافذة |
Pencerenin dışında. | Open Subtitles | خارج النافذة |
O gece Pencerenin dışında olanları asla unutmayacağım. | Open Subtitles | خارج هذه النافذة في تلك الليلة كان الأمر فظيعاً |