| Size bu bağlamda biraz perspektif vermek istiyorum. | TED | لذا دعوني أضع لكم ذلك في منظور مختلف حتى يكون أوضح لكم. |
| Hayır, bu sadece değişik bir perspektif. Olaylara kadın gibi bakmayı öğreniyorum. | Open Subtitles | لا، إنه منظور مختلف أصبحت أعرف وجهة نظر النساء للأمور |
| Bak, tüm bu olayı bir perspektif içine almaya çalışıyorum ve... | Open Subtitles | انظري، أنا أحاول أن أنظر للأشياء من منظور معين |
| Bunlar da üç farklı büyüklükteler, sanki tek düzlemde bir nevi perspektif ya da manzara izlenimi uyandırır gibi. | TED | إنها أيضاً مصنوعة من ثلاثة أحجام مختلفة، كأنها توحي بنوع من المنظور أو المنظر في البُعد الواحد. |
| Dolayısıyla, perspektif her şeydir ve size daha önce bahsettiğim tarihinden ötürü bir "Dünya-dışı gezegen" olarak Dünya'dan çok şey öğrendim. | TED | لذا ، المنظور هو كل شيء و بسبب التاريخ الذي ذكرته لكم بإيجاز ، تعلمت أن أنظر إلى الأرض على أنه كوكبٌ خارجي. |
| Çünkü, doğru perspektif ile Hashem'in dünyaya geldiğini görebilirsin. | Open Subtitles | لأنك بالمنظور الصحيح، يمكنك رؤية آيات الرب، أن تخرج إلى العالم. |
| Yetim olarak büyüdüğünden beri, bir evin ne olduğu konusunda sağlıklı perspektif şekilde gelişimini durdurduğu için kızgın. | Open Subtitles | بما أنه تربى يتيما والغضب الذي طوره منعه من تطوير منظور سليم |
| Kaya kartalı kadar görkemli olmayabilirler ama bir kartalın yaşamını daha önce yapılmamış biçimde aktaran eşsiz bir perspektif yakalıyorlar. | Open Subtitles | قد لا يكون ساحر كالنسر الذهبي، التقطوا منظور رائع لحياة نسر كما لم يحدث من قبل |
| Ben, savunmanın sekreterliğine değişiklikleri yaparım... yeni bir perspektif vermek yeni bir anlayış getirmek ve daha fazlası... neredeyse bütünüyle zafer istiyordu. | Open Subtitles | أنا لا يتغير في أمانة الدفاع... لإعطاء منظور جديد أن ما يقرب من نرغب جميعا ، والنصر. |
| "Küresel Ekonomik Kriz, Makroekonomik perspektif." | Open Subtitles | "إن الأزمة المالية العالمية، من منظور الاقتصاد الكلي " |
| Aslinda, bu perspektif icine her seyi koymak. | Open Subtitles | في الواقع، أنها وضعت كل شيء في منظور. |
| Böyle bir maruz kalma ilginç bir perspektif yaratır. | Open Subtitles | حسنا انها حقا مفاجأه خلقت منظور مثير |
| perspektif getirdiğimi düşünmesi hoşuma gider. | Open Subtitles | أحب أن اعتقد بأنّ لديّ منظور أيضا |
| Bilim de bize yaratılışa dair yeni bir perspektif sundu. | Open Subtitles | و العلم قد أعطانا منظور جديد عن الخلق |
| - perspektif. - Doğru, perspektif. | Open Subtitles | ـ منظور ـ نعم، منظور .. |
| -Işık yoksa, gölge de olmaz. Gölge olmazsa perspektif de olmaz. | Open Subtitles | بدون إضاءة، تنعدم الظلال بدون ظلال، ينعدم المنظور |
| ilk serbest pazar ekonomistlerinin ortaya koydukları başlıca perspektif | Open Subtitles | هو نظام التجارة الحرة. المنظور الأساسي كما طرحه اقتصاديي السوق الحرة الأوائل, |
| perspektif anlayışı sadece sanat ve mimariyi değil insan vücuduna bakış açısını da temelden değiştirdi. | Open Subtitles | و فهم المنظور لم يؤثر فحسب في الفن و المعمار بل غير أيضاً الطريقة التي ينظر بها الناس لجسم الإنسان |
| Bu yeni perspektif, ekibin dünyanın en az bilinen köşelerinden birindeki gizemli bir cangıl hayvanına ilk bakışını atmasına olanak sağladı. | Open Subtitles | هذا المنظور الجديد أعطى الطاقم لمحة أولى عن واحد من حيوانات الغابة الغامضة فى واحده من أقل بقاع الأرض المعروقة |
| Manzara, sokak fotoğrafçılığı, renk, mimari, perspektif, ölçek -- ve özellikle tarihle ilgili. | TED | هي المشهد، هي التصوير في الشارع، هي اللون،هي الفن المعماري، المنظور و النطاق -- و خصوصاَ التاريخ. |
| Bu değişikliği doğuran şeyler perspektif resimdeki gerçeklik gözleme dayanan yeni bir anatomi okulu ve Harvey'nin deneysel yöntemiydi. | Open Subtitles | التغير الحادث قد ولد من رحم واقعية الرسم بالمنظور و مدرسة الملاحظة الجديدة للتشريح و أسلوب هارڤي التجريبي |
| Hepsi geometri ve perspektif. | Open Subtitles | ينطوي كله تحت علم الهندسة و الرسم المنظوري |