Mesela, yemek pişirmek günün tüm uğraşından kendimi uzaklaştırmam manasına geliyor. | Open Subtitles | الطريقة التي يكون الطبخ فيها هو ملاذي مما أفعله طوال اليوم. |
Sonra şehire geri dönerek yemek pişirmek için yakıt olarak enerji sağlayacak doğal gaz üretiliyor. | TED | ومن ثمَّ فإنه يكوِّن غازاً طبيعياً ، والذي بدوره يعود إلى المدينة لإمدادها بوقود الطبخ. |
Yani tavukları pişirmeden önce terbiye etmenin en iyi yolu onları ne az pişirmek, ne de çok pişirip karbonlaşmasına sebebiyet vermek ve tavukları pişirmeden önce limon suyu, esmer şeker ya da tuzlu suda terbiye etmekten geçiyor. | TED | ,لذا , الطريقة المثلى لإعداد الدجاج المتبل تعتمد على هذا أن لا تطبخ الدجاج بشكل غير كافي و بالتأكيد أن لا تحرق أو تطيل طبخ الدجاج .و أن تنقعه إما بعصير الليمون أو السكر البني أو الماء المالح |
Evde aşçı benim ve et pişirmek istemiyorum. | Open Subtitles | أنا التي أطهو، وأنا لا أريد أن أطهو اللحم |
Yemek pişirmek, hastalanmak aptal bir diziye birlikte gülmek gibi. | Open Subtitles | كمثل طهي وجبة و أن يمرض و أن يضحك على برنامج غبي في التلفاز |
Ama bir bıldırcını fazla pişirmek en büyük hatadır. | Open Subtitles | و لكن ليس هناك خطيئة أعظم من أن تطهو طيور السّمان أكثر من اللازم |
Buradaki fikir, bedava elektrik sunma, artık onların yiyeceklerini pişirmek için odun ateşine ihtiyaç duymayacak olmalarıdır. | TED | الفكرة هي أنهم مع الكهرباء المجانية، لن يحتاجوا إلى استخدام الحطب مجددا لطبخ طعامهم. |
Sanki ben sana gelip de, meth pişirmek için yalvardım. | Open Subtitles | كما لو ان انا من توسل اليك لكي نطبخ الميث. |
Ve ayrıca 15 yaşında bir çocuğum olduğu için tek yaptığım şey yemek pişirmek, yemek pişirmek ve yemek pişirmek. | TED | وبما أنه لدي ابنٌ في الـ ١٥ من العمر ، فكل ما أفعله هو الطبخ ، والطبخ ، والطبخ. |
pişirmek zaman kazandırır ve çiğ çiğ yemeye kıyasla daha fazla enerji sağlar; böylelikle biz de beynimizdeki 86 milyar yoğun dizili nöronu koruyabiliriz. | TED | الطبخ يحرر الوقت ويوفر طاقة أكثر من لو تناولنا الطعام بشكل نيء لذلك يمكننا أن نمتلك أدمغةً تحتوي على 86 مليار خلية عصبية مكتظة. |
Bakın, yemek pişirmek aynı zamanda göç eden bir tür olmamızı sağladı. | TED | الآن الطبخ سمح لنا أن نصبح من الانواع المهاجرة |
Mutfağımızda yemek pişirmek yerine sipariş veriyoruz. | TED | ونطلب خدمة التوصيل، بدلاً عن طبخ العشاء المنزلي. |
Annen davet yemeğini pişirmek istemediğinde... çok rahatladım. | Open Subtitles | أشعر بالراحة الشديدة لأن أمك قررت عدم طبخ عشاء ما قبل الزفاف |
Bu benim 'an'ım. Uyuşturucu pişirmek için doğmuşum ben. | Open Subtitles | هذه هي لحظتي المميزة ولدت كي أطهو المخدرات |
Burada çalışmak istiyorum çünkü seninle birlikte yemek pişirmek bir şereftir ama istenildiğim başka bir yerde çalışmayı tercih ederim. | Open Subtitles | أريد العمل هنا لأنه شرف لي أن أطهو معك لكنني أفضل العمل بمكان حيث يكون مرحباً بي |
Yapabileceğiniz en önemli şey bu birçok insan için zorlayıcı olsa da, gerçek yemek pişirmek. | Open Subtitles | اكثر شيء مهم يمكنك فعله وهو تحد لمعظم الناس وهو طهي الطعام الحقيقي |
pişirmek için mutfakta değilsen temizlemek için olurdun. | Open Subtitles | إن لم تكن تطهو في المطبخ فيجب أن تنظف المطبخ |
Kazanan Takımın belediye başkanı, o lezzetli şeyi pişirmek için fırını, fritözü, ızgarayı ya da ocağı hazırlamaya başlasa iyi olur. | Open Subtitles | بأفضل طريقة لطبخ الطيبات سواء كانت بالشواية أو بالمقلاة أو بالبخار عمدة الفريق الرابح |
Aluminyum kapta yemek pişirmek soğuk depolama odasından yararlanmak, bir odayı ısıtmak. | Open Subtitles | أو تطبخ على مقلاة من اﻷلمونيوم وتستخدم الثلاجة أو المدفأة |
Yemeği yüksek sıcaklıkta pişirmek gerek. O yüzden. | Open Subtitles | نريد أن نطبخ في درجة حراره عالية من أجل الجراثيم |
ona şu dev hamburgerden pişirmek istiyorum. | Open Subtitles | اريد ان اطبخ واحده من الهامبرجر المتوحش له |
Ben insanlara yemek yemeyi bıraktıracak kadar güzel pişirmek istiyorum. | Open Subtitles | أودُ أن أطبخ طعاماً يجعلهم يتوقفون عن الأكل. |
Hobileri arasında, iki kötü kızkardeşi için yemek pişirmek ve temizlik geliyor. | Open Subtitles | هواياتها تشمل الطهي والتنظيف المستمر لشقيقتيها الطاغيتين |
Gündüz sıcaklıkları, ekmek pişirmek için yeterli seviyedeydi ve bu bölge, deniz seviyesinin 1,5 km altındaydı. | Open Subtitles | درجات الحرارة نهاراً كانت ساخنة كفاية لطهو الخبز. و كانت على عمق يفوق الميل تحت مستوى البحر |
Yemek pişirmek, evi temizlemek çocuk büyütmek için işe yarar oldukları düşünülür. | TED | لو اعتُبرن مفيدات، فإنه فقط لطهي الأطباق، الحفاظ على المنزل نظيفًا أو تربية الأطفال. |
Bilirsin, vay, sana söyleyim, fırında patatesi 5 dakikada pişirmek sihirdir. | Open Subtitles | تعلمين، واو، أقول لك شيئاً طهو بطاطا معجونة في خمس دقائق هذا سحر |
Birleşmiş Milletler birşeysine yemek pişirmek için gelmişler. | Open Subtitles | انه هنا ليطبخ للامم المتحده في كوكنار بارا .. ماذا؟ ياإالهي .. |