Dinle şu senin nakliyeciler var ya... pikniğe eşlerini getirmesinler. | Open Subtitles | اسمع سيكون لديك نزهة أنت و الفريق لا تحضوا زوجاتكم |
Seninle pikniğe gelmeyi çok isterdim ama yarın dersim var. | Open Subtitles | أود الذّهاب حقاً برفقتك في نزهة بالغد ولكنّي لديّ محاضرة |
Makineli gibi. Sanki bir pikniğe gidiyor sanırsın. | Open Subtitles | بالدقيقة و بالحرف قد تظن انه كان ذاهب الى نزهة |
Sanırım Mrs. Appleyard pikniğe gitmemene karar verdi, Sara. | Open Subtitles | لقد قررت الانسه ابليرد . عدم ذهابك الى النزهة رفقة السيدات انسه ساره |
Sevgilim, Bill'in bizimle pikniğe gelmesine ne dersin? | Open Subtitles | عزيزي, ألا تعتقد انه يجب علينا آخذ بيل للنزهة معنا؟ |
Öyle mi? Artık pikniğe gelmiyorsun! | Open Subtitles | حسننا انتي لستي في نزهه لتعيشي في احد الأمرين |
Tepeye doğru koşarken sanki pikniğe gider gibiydi. | Open Subtitles | عندما غادر التل كان يبدوا علية و كأنة ذاهب في نزهة |
Katie Jones ile gizlice eğlenceli bir pikniğe ne dersin? | Open Subtitles | ما رأيك بالتسلل بعيدا مع كاتي جونز في نزهة حقيقية ممتعة؟ |
Burada hepimiz bir pikniğe çıkmıştık. | Open Subtitles | هنا ثلة كبيرة من العائلة نقيم مؤامرة للذهاب في نزهة ريفية |
Tekrar pikniğe gidebilirdiniz fakat patlamamış mayınlara dikkat ederek. | Open Subtitles | يمكنك أن تخرج فى نزهة مجدداً لكن عليك أن تحترس من الألغام التى لم تنفجر بعد |
Gel bakalım buraya Sandy, yaşlı kızım, pikniğe gidiyoruz. | Open Subtitles | أعطني هذه الكلبة الجميلة نحن ذاهبين في نزهة |
Sizi Marabar Mağaraları'nda pikniğe davet ediyorum. | Open Subtitles | دعوني أدعوكم جميعاً إلى نزهة في كهوف مارابار |
Altı yaşındayken, babam beni pikniğe götürmüştü. | Open Subtitles | حسناً, عندما كنت في السادسة أبي أخذني في نزهة |
"Sevgili John, dün Edward ile pikniğe gittik. | Open Subtitles | عزيزي جون, كنت في نزهة مع إدوارد يوم أمس. |
BEB'in parkta düzenlediği bir pikniğe gidecektik. Herkes çocuğunu da getirecekti. | Open Subtitles | الموعد كان نزهة في حديقة ريجنت وكان على الآباء أن يحضروا أطفالهم |
Bu kendinden etkilenmiş dâhiyle mi pikniğe gitti? | Open Subtitles | ذهبت في نزهة مع هذه العبقرية المتعجرفة ؟ |
Bu pikniğe needen gitmek istemediğini ... anlayamıyorum, Malcolm. | Open Subtitles | انت تدين لي ب 49 سنت لست أفهم لم لا تريد أن تذهب لهذه النزهة مالكوم اعتقد أنها ستكون مسلية |
- Ne? pikniğe uygun bir gün olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | ماذا? انا لست متأكده بأن هذا يوم جيد للنزهة |
Bu bir yana Cuma günü lise 2'ler pikniğe, lise 1'ler dağa gidecek. | Open Subtitles | دعوا هذا جانبا , يوم الجمعه الصف الاول سيذهب فى نزهه والصف الثانى سيذهب فى رحله ميدانيه |
Noel Baba'nın kulübesine pikniğe giderdim... kolyeyi de şarabın içine koyardım. | Open Subtitles | وتقوما بنزهة خلوية في بيت سانتا وكنت لأضع القلادة في النبيذ |
Steamer hızlı, sportif, çekici bir otomobildir şehir içinde ve kırlarda pikniğe gitmek için tasarlanmıştır. | Open Subtitles | ستيمر .. سيارة رياضية , سريعة و جذابة إنها مصممة للقيادة داخل المدن و النزهات الريفية |
- pikniğe gidiyor musun? - Evet, sonunda kalkabilirsek. | Open Subtitles | هل ستأتين لنزهة خلوية نعم، لو أنتهينا من الطلاء |
pikniğe gittim, dışarıda puding yedim. | Open Subtitles | ،عندما ذهبنا في النزهه المزعومه و آكل الحلوى من علبه |
Ve pikniğe kalmazsanız şekerlememden bir tane bile tadamayacaksınız. | Open Subtitles | ستنحرم من قطعة الحلوى اللذيذة إلا إذا غيّرت رأيك وبقيت معنا للإستمتاع بالنزهة |