"pikniğe" - Traduction Turc en Arabe

    • نزهة
        
    • النزهة
        
    • للنزهة
        
    • نزهه
        
    • بنزهة
        
    • النزهات
        
    • لنزهة
        
    • النزهه
        
    • بالنزهة
        
    Dinle şu senin nakliyeciler var ya... pikniğe eşlerini getirmesinler. Open Subtitles اسمع سيكون لديك نزهة أنت و الفريق لا تحضوا زوجاتكم
    Seninle pikniğe gelmeyi çok isterdim ama yarın dersim var. Open Subtitles أود الذّهاب حقاً برفقتك في نزهة بالغد ولكنّي لديّ محاضرة
    Makineli gibi. Sanki bir pikniğe gidiyor sanırsın. Open Subtitles بالدقيقة و بالحرف قد تظن انه كان ذاهب الى نزهة
    Sanırım Mrs. Appleyard pikniğe gitmemene karar verdi, Sara. Open Subtitles لقد قررت الانسه ابليرد . عدم ذهابك الى النزهة رفقة السيدات انسه ساره
    Sevgilim, Bill'in bizimle pikniğe gelmesine ne dersin? Open Subtitles عزيزي, ألا تعتقد انه يجب علينا آخذ بيل للنزهة معنا؟
    Öyle mi? Artık pikniğe gelmiyorsun! Open Subtitles حسننا انتي لستي في نزهه لتعيشي في احد الأمرين
    Tepeye doğru koşarken sanki pikniğe gider gibiydi. Open Subtitles عندما غادر التل كان يبدوا علية و كأنة ذاهب في نزهة
    Katie Jones ile gizlice eğlenceli bir pikniğe ne dersin? Open Subtitles ما رأيك بالتسلل بعيدا مع كاتي جونز في نزهة حقيقية ممتعة؟
    Burada hepimiz bir pikniğe çıkmıştık. Open Subtitles هنا ثلة كبيرة من العائلة نقيم مؤامرة للذهاب في نزهة ريفية
    Tekrar pikniğe gidebilirdiniz fakat patlamamış mayınlara dikkat ederek. Open Subtitles يمكنك أن تخرج فى نزهة مجدداً لكن عليك أن تحترس من الألغام التى لم تنفجر بعد
    Gel bakalım buraya Sandy, yaşlı kızım, pikniğe gidiyoruz. Open Subtitles أعطني هذه الكلبة الجميلة نحن ذاهبين في نزهة
    Sizi Marabar Mağaraları'nda pikniğe davet ediyorum. Open Subtitles دعوني أدعوكم جميعاً إلى نزهة في كهوف مارابار
    Altı yaşındayken, babam beni pikniğe götürmüştü. Open Subtitles حسناً, عندما كنت في السادسة أبي أخذني في نزهة
    "Sevgili John, dün Edward ile pikniğe gittik. Open Subtitles عزيزي جون, كنت في نزهة مع إدوارد يوم أمس.
    BEB'in parkta düzenlediği bir pikniğe gidecektik. Herkes çocuğunu da getirecekti. Open Subtitles الموعد كان نزهة في حديقة ريجنت وكان على الآباء أن يحضروا أطفالهم
    Bu kendinden etkilenmiş dâhiyle mi pikniğe gitti? Open Subtitles ذهبت في نزهة مع هذه العبقرية المتعجرفة ؟
    Bu pikniğe needen gitmek istemediğini ... anlayamıyorum, Malcolm. Open Subtitles انت تدين لي ب 49 سنت لست أفهم لم لا تريد أن تذهب لهذه النزهة مالكوم اعتقد أنها ستكون مسلية
    - Ne? pikniğe uygun bir gün olduğunu sanmıyorum. Open Subtitles ماذا? انا لست متأكده بأن هذا يوم جيد للنزهة
    Bu bir yana Cuma günü lise 2'ler pikniğe, lise 1'ler dağa gidecek. Open Subtitles دعوا هذا جانبا , يوم الجمعه الصف الاول سيذهب فى نزهه والصف الثانى سيذهب فى رحله ميدانيه
    Noel Baba'nın kulübesine pikniğe giderdim... kolyeyi de şarabın içine koyardım. Open Subtitles وتقوما بنزهة خلوية في بيت سانتا وكنت لأضع القلادة في النبيذ
    Steamer hızlı, sportif, çekici bir otomobildir şehir içinde ve kırlarda pikniğe gitmek için tasarlanmıştır. Open Subtitles ستيمر .. سيارة رياضية , سريعة و جذابة إنها مصممة للقيادة داخل المدن و النزهات الريفية
    - pikniğe gidiyor musun? - Evet, sonunda kalkabilirsek. Open Subtitles هل ستأتين لنزهة خلوية نعم، لو أنتهينا من الطلاء
    pikniğe gittim, dışarıda puding yedim. Open Subtitles ،عندما ذهبنا في النزهه المزعومه و آكل الحلوى من علبه
    Ve pikniğe kalmazsanız şekerlememden bir tane bile tadamayacaksınız. Open Subtitles ستنحرم من قطعة الحلوى اللذيذة إلا إذا غيّرت رأيك وبقيت معنا للإستمتاع بالنزهة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus